| Yaygın Forum|
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Beni Terk Edene Kal Diye Yalvaramam

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Beni Terk Edene Kal Diye Yalvaramam Empty Beni Terk Edene Kal Diye Yalvaramam Paz Ocak 10, 2010 5:07 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

Vatan..

Beni Terk Edene Kal Diye Yalvaramam Space

Beni Terk Edene Kal Diye Yalvaramam 14879_51_1
Kalbim çok uzun zamandır kırılıyor ama durakta inmem



Elif Ergu


Candan Erçetin’in “Kırık Kalpler Durağında” adlı albümü 2009’un son
günlerinde arabamda kurtarıcım oldu. Doğrusu uzun zamandır trafikte
Radio Voyage vazgeçilmez kanalımdı ve CD dinlemez olmuştum. Candan
Erçetin’in albümünü aldığım gün eve gidene kadar sabredemedim ve yolda
albümü dinlemeye başladım.

Gamsız Hayat, Herkes Yanlış Biliyor
gibi şarkılarını çok sevdiğim Candan Erçetin’in bu yeni albümündeki
şarkılarını dinledikçe çok sevdim, Bahar, Git ve Unutursun şarkıları
kişisel listeme eklendi. “Tabii ki ben böyle olduğum için bahar...”
sözü dilime dolandı. Bu arada Bahar’ın sözleri Ayşe Kulin’e ait.

Malum,
Candan Erçetin basında sık sık yer almayı sevmiyor, röportaj sorularını
alıyor. Bu röportaj da yüzyüze olmadı. Şarkı sözlerinden yola çıkarak
hazırladım soruları, samimi yanıtlar aldığımı düşünüyorum.

Ne zaman yazıyorsunuz şarkı sözlerini, nasıl bir ruh halindeyken çıkıyor bu sözler?

Her
zaman yazıyorum, ben hâlâ geleneksel usulde defterlere not alıyorum,
bazen bir cümle bazen bir dörtlük bazen de şiirler halinde. Bazen bir
dost sohbetinin ortasında, bazen de araba kullanırken.

Yıllar
içinde defterler doluyor ve ben albüm yapacağım zamanlarda o
defterlerden ruh halime uyanları seçip tamamlıyor ve tabii ki
bilgisayara geçiyorum. Her bir sözü ya da cümleyi yaşadıklarım,
gördüklerim üzerine not alıyorum sonra aradan zaman geçiyor o duygu
tortularından arınıp dinginleşiyor ve berrak bir fikir halini alıyor.

Biraz
da sizin bu şarkı sözlerinizden yola çıkarak birkaç soru sormak
istiyorum... Kırık kalpler durağında en son ne zaman indiniz?


“Kırık
kalpler durağında inecek var” sözünü 2003 yılında defterime not
almıştım, “Melek” albümünden önce. “Kalbim uzun zamandır kırılıyor ama
bir durakta inmem”, sanırım 2003 yılının ortalarında lise
arkadaşlarımdan 7-8 kişilik bir grupla tekrar görüşmeye başlamamıza
denk geliyor.

İnsan eğlenerek acılarını unutabilir mi?

Unutmak
mümkün değil ama eğlenirken insan derdini o an için erteleyebiliyor.
Çünkü acılar ve dertler beslendiği ölçüde büyürler, onu besleyen de
insanın ta kendisidir. Aslında “Kırık Kalpler Durağı” işte o erteleme
için buluşmayı önerdiğim ya da diğerlerini beklediğim bir yer.

Üzgünken yemek yapmak bana iyi geliyor, bir nevi terapi

Hani o geçmeyecek gibi gelen günleri siz nasıl geçirirsiniz?


Değişken...
Çok büyük umutsuzluklar ve acılarda evde kalmayı, yalnız olmayı, loş
bir ortamda durmayı hatta uyumayı tercih ederim ama bazen de kendimi
şuursuzca bir işe verip dışarıya attığım oluyor. Yemek yapmak da bana
çok iyi gelen bir terapidir.

Siz de dertlerinizi yalnız mı yaşarsınız?

Genellikle.
Tabii ki anlatabileceğim dostlarım var etrafımda ama dert paylaşılmıyor
ki, sadece sözlere dökülüyor acısı ise sizde baki kalıyor.

Gerçekten de çok aşık olsanız bile, gitme diye yalvaramaz mısınız?

Yalvaramam.
Beni istemeyen birine kal, sana ihtiyacım var diyemem. Çünkü o an, onun
artık bana ihtiyacı olmadığını anladığım andır.

Siz neyle yaşarsınız?

Ben daha çok umutla yaşamayı tercih ediyorum. Aksi takdirde hayat çok karanlık ve kasvetli oluyor.

Bir insan sevdiğinin gerçekten de hem aşkı hem de cehennemi olabilir mi?

Tabii
ki, bence her insan için geçerli bu. İki kişinin birbirinden tam
anlamıyla memnun olduğu dört dörtlük ilişki var mı? İnsanları bir arada
tutan da bu tezatların yarattığı heyecan bence.

Bizim köy size uyanacak gibi geliyor mu?

Bizim köy uyanır uyanmasına da bıçak kemiğe dayandığında... Bu tarihte de hep böyle olmuştur.

İstanbul size de bazen koca bir köy gibi geliyor mu?

Hayır
gelmiyor, hiç ağaçları kesilip yerine site yapılan köy olur mu? Köylü,
doğanın nimetlerinin değerini bilir. İstanbul’da yaşayanlar ise bunun
hiç farkında değil.

Yeni yılla hareketlenen ve iyice
dayanılmaz hale gelen trafikten kaçışım “Bahar” şarkınızla oldu. Ve ne
tesadüftür ki yeni yılda hava ‘bahar’ gibiydi... Bu albüm için 5 yıl
beklediniz, sizin için de albümün çıkışından bu yana bahar havası
esiyor desem... Biliyorum artık çok az satıyor albümler. Sizi bu nasıl
etkiliyor? Müzik piyasası açısından baktığınızda gördüğünüz fotoğrafı
yorumlayabilir misiniz?


Gerçekten yüreklerde bahar havası
estirebildiysem çok mutlu olurum ama sektörde geçmiş yılların satışları
ile son yıllar karşılaştırıldığında arada çok büyük bir fark olduğu,
2004’te 40 milyon olan yıllık albüm satışının 2009’da 6 milyonlara
düştüğü söyleniyor. Bu çok büyük bir düşüş. Üzücü...

Albüm dışında da yaptığınız çalışmalar oldu. Tv programı, film projesi, film müzikleri...

Evet,
aslında hiç boş durmadım. Konser ve turnelerin yanı sıra, 50 haftalık
TV programı, “Gölgesizler” ve “Kaptan Feza” filmlerinin müzikleri ve
uygulayıcı yapımcılığı, 2 yıl boyunca Galatasaray Lisesi Mezunlar
Derneği’nin başkanlığı ve Trakya’ya geri dönmek üzere yaptığım köy evi.
Anne, baba, aile... İşte böyle geçiverdi yıllar...

Osman Hamdi Bey’den etkilendim

TV programına devam etmeyi planlıyor musunuz?

Televizyon
programı yapımını ben oldum olası sevdim, zaman zaman da hep denedim.
Son olarak yaptığım “Beraber ve Solo Şarkılar” bence format olarak
zamanını doldurdu. Ancak başka bir program neden olmasın? Yemek
programı mesela...

Ömer Hayyam ve Neyzen Tevfik’in Türkü’sü... Bu seçimi nasıl yaptınız?

Hayyam
ve Neyzen Tevfik benim sıkça okuduğum iki usta. Özellikle Hayyam’ın
rubayileri dönem dönem elimden düşmez. “Nasıl olur da aramızda asırlar
olmasına rağmen benzer duyguları paylaşırız” diye de hayrete düşerim.
İşte o günlerden birinde aklımda bir ışık parladı ve “Neden olmasın?”
dedim. Bunun üzerine o gözle incelemeye başladım ve baktım ki nesiller
farkıyla birbirimizi tamamlayabiliriz. 11’inci yy’dan bir düşünür,
19’uncu yy’dan bir taşlama ustası ve 21’inci yy’dan bir ezgi.

Son zamanlarda ne tür kitaplar okuyorsunuz, en çok etkilediğiniz hangisi oldu?

Son
görüşmemizden bu yana Philippa Gregory’nin bütün kitaplarını okudum, bu
sayede 16’ncı yy İngiltere’sine bayağı hakim oldum. Saray Kadınları,
Safiye Sultan ve Hürrem hakkında çeşitli yazarların kitaplarını da
okudum çünkü farklı yorumları merak ediyordum. Beni son günlerde en çok
etkileyen kitap ise Osman Hamdi Bey’in yaşamını anlatan, Emre Caner’in
yazdığı “Kaplumbağa Terbiyecisi” oldu. Serdar Özkan’dan “Kayıp Gül”ü
okudum. Coelho’dan “Işığın Savaşçısının Elkitabı” elimden hiç düşmez,
son olarak da “Kazanan Yalnızdır”ı okuyorum.

2009 kötü geçti.
“Şu yılı harika geçirdim” diyen yok gibi. Sizin için nasıl geçti, siz
nelerden etkilendiniz? 2010’u umutla karşılayabildiniz mi acaba?


Evet,
2009 kasvetli bir yıl oldu. Çok kötüydü diyemem ama iyi de hiç değildi.
2010’u umutla karşıladım çünkü bu garip, sıkıntılı duygu halinin artık
bitmesini istiyorum ben de herkes gibi.

Özel hayatımı konuşmam bu konuda ketum biriyim

Kaptan Feza adlı filmin hikâyesinden yola çıkarak yazdığınız sözler var. Film ne anlatıyor?


Evet,
“Kul Kurar Kader Gülermiş” cümlesi “Kaptan Feza” filminin özeti
aslında. Çok etkileyici bir aksiyon-dram olan filmi görevim nedeniyle
belki 30 kez seyrettim ama hâlâ gözlerimin dolduğu sahneler var. Kader
kurbanı olarak mafya tetikçisi olan bir adamın, hayatta ikinci bir şans
ararken başka kader kurbanlarıyla yolu kesişiyor ve onlara yardım
ederken kendini gözden çıkaracak kadar kahramanca davranıyor.

Özel
hayatınızla hiçbir şekilde haber olmuyorsunuz, bence “magazin haberi”
olmak istemediğini iddia edip de sürekli kendi özel hayatlarını anlatan
ve sürekli görülebilecekleri mekanlara gidenlerin tam aksi bir yerde
duruyorsunuz. Yani size bakınca, “İşte böyle de olunabiliyormuş” diyor
insan...


Ben özel hayatımı sadece magazin gazetecilerine
değil hiç kimseye fazla anlatmıyorum, sanırım bu konuda ketum bir yapım
var. Hepsi bu.


Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz