Werner Heisenberg (1901-1976)
1927'de, Kopenhag'da Bohr'un enstitüsünde çalışırken, Heisenberg, Wolfgang Pauli'nin bir önerisini geliştirerek belirsizlik ilkesini ortaya attı. Heisenberg Başlangıçta, bu ilkenin bir ölçme sürecinde kaçınılmaz olarak Oluşan sapmalardan kaynaklandığına inanıyordu. Diğer taraftan Bohr, belirsizliklerin temel sebebinin dalga-PARÇACIK ikilemi olduğunu, bu nedenle doğal dünyanın yapısında bulunduğunu, sadece ölçmeden ileri gelmediğini düşünüyordu. Pek çok tartışmadan sonra, Heisenberg, Bohr'un görüş acisini kabul etti. Heisen-Berg 1932'de Nobel Ödülünü aldı.
Heisenberg, Nazi döneminde Almanya'da kalan çok az sayıdaki seçkin bilim adamından birisiydi. II. Dünya Savaşı sırasında, orada, atom silahları araştırmalarını yönetti, fakat savaşın sonuna kadar bu konuda fazla bir gelişme olmadı. Bunun gerçek sebebi hâlâ açık değildir. Bir olasılıkla, daha sonra kendisinin de iddia ettiği gibi, Heisenberg'in böyle silahların yaratılması konusunda ahlaki kuşkulan olması sebebiyle kasıtlı olarak ayaklarını sürümesidir. Heisenberg, "hayâl edilemeyecek sonuçlan olabilecek bir patlayıcı" nm geliştirilebileceğini erken farketti. Kendisi ve grubu, kesin olarak, ulaştıkları noktadan daha öteye gidebilecek durumda idiler.
Nitekim, Heisenberg'in atom bombası üzerinde Çalıştığı haberleri üzerine alarma geçen ABD yönetimi. 1944'te, Heisenberg'i tarafsız İsviçre'deki bir konuşma sırasında vurmak için, eski Boston Red Sox beyzbol oyuncusu Moe Berg'i gönderdi. İkinci sırada oturan Berg, Heisenberg'in Alman programının hangi aşamada olduğu hakkındaki sözlerinden tereddüde kapılarak silahını cebinde tuttu.
Almanya'nın Duisburg kentinde doğdu ve Münih'te Kuramsal fizik okudu. Aynı zamanda hevesli bir kayakçı ve dağcıydı. 1924'te, Göttingen'de Max Born'un asistanıyken, Heisenberg, ATOMUN mekanik modelleri hakkında rahatsızlık hissetti. Bunu daha sonra şöyle şu şekilde ifade etti: "Atomun, hayal gücümüzün keşfedebildiği herhangi bir resmi, sırf bu yüzden kusurludur." 1925'te, ve Pascual Jordan ile birlikte tarihi Kuantum mekaniğinin tutarlı bir kuramını geliştirdi. Fakat anlaması ve uygulaması o kadar Zordu ki, o dönemde fizikteki etkisi çok küçük oldu. Ertesi yıl Schrödinger'in ortaya koyduğu Kuantum mekaniğinin dalga formülasyonu çok daha başarılı oldu; Schrödinger ve diğerleri, kısa zamanda, Kuantum mekaniğinin dalga ve matris formülasyonlarının matematik açısından eşdeğer olduğunu gösterdiler.
1927'de, Kopenhag'da Bohr'un enstitüsünde çalışırken, Heisenberg, Wolfgang Pauli'nin bir önerisini geliştirerek belirsizlik ilkesini ortaya attı. Heisenberg Başlangıçta, bu ilkenin bir ölçme sürecinde kaçınılmaz olarak Oluşan sapmalardan kaynaklandığına inanıyordu. Diğer taraftan Bohr, belirsizliklerin temel sebebinin dalga-PARÇACIK ikilemi olduğunu, bu nedenle doğal dünyanın yapısında bulunduğunu, sadece ölçmeden ileri gelmediğini düşünüyordu. Pek çok tartışmadan sonra, Heisenberg, Bohr'un görüş acisini kabul etti. Heisen-Berg 1932'de Nobel Ödülünü aldı.
Heisenberg, Nazi döneminde Almanya'da kalan çok az sayıdaki seçkin bilim adamından birisiydi. II. Dünya Savaşı sırasında, orada, atom silahları araştırmalarını yönetti, fakat savaşın sonuna kadar bu konuda fazla bir gelişme olmadı. Bunun gerçek sebebi hâlâ açık değildir. Bir olasılıkla, daha sonra kendisinin de iddia ettiği gibi, Heisenberg'in böyle silahların yaratılması konusunda ahlaki kuşkulan olması sebebiyle kasıtlı olarak ayaklarını sürümesidir. Heisenberg, "hayâl edilemeyecek sonuçlan olabilecek bir patlayıcı" nm geliştirilebileceğini erken farketti. Kendisi ve grubu, kesin olarak, ulaştıkları noktadan daha öteye gidebilecek durumda idiler.
Nitekim, Heisenberg'in atom bombası üzerinde Çalıştığı haberleri üzerine alarma geçen ABD yönetimi. 1944'te, Heisenberg'i tarafsız İsviçre'deki bir konuşma sırasında vurmak için, eski Boston Red Sox beyzbol oyuncusu Moe Berg'i gönderdi. İkinci sırada oturan Berg, Heisenberg'in Alman programının hangi aşamada olduğu hakkındaki sözlerinden tereddüde kapılarak silahını cebinde tuttu.