Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur
1.KİTABIN KONUSU:
Mümtaz’ın Nuran’a olan aşkının öyküsü.
2.KİTABIN ÖZETİ:
Mümtaz ve Suat'ın Nuran'a olan aşklarıdır öykünün merkezi. Mümtaz ve
Nuran birbirini sevmekte ve evlenmeyi tasarlamaktadırlar. Ümitsizliğe
düşen Suat ise kendini asarak intihar eder. Bu trajedi nedeni ile
Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın iç dünyası yıkılmıştır. Radyoda II.Dünya
savaşının başladığı haberi verildiği sırada, Suat'ın hayalini gören
Mümtaz merdiven başına yıkılır (bazı edebiyat incelemecileri, sonda
Mümtaz'ın öldüğü biçiminde yorumlar yapmış olsalar da, Tanpınar'ın
metninde ölüm telaffuz edilmiyor).
Mümtaz, Beyazıt Sahaflar Çarşısında, salaş dükkanlarda, bit pazarında,
Çekmece'de balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaştırırken,
İstanbul'un bir kronikçisi, İstanbul'da eski zamanın donup kaldığı ve
biriktiği köşelerin bir tasvircisi oluyor romanda. Huzur'un sonraki
bölümlerinde Boğaz'a, zengin bir eve, sanki başka bir dünyaya
geçiyoruz. Pırıl pırıl görünen modern semtte önceleri çok mutlu olan
Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan kaynaklanan olayların
sonucunda yıkılır. Geçilmemesi gereken bir sınırı çiğnemiştir o!
Her yeni tecrübe gibi şahsîdir, her yeni tecrübe gibi ilktir. Mümtaz,
bindiği bir Ada vapurunda Nuran’a rastlamış ve “Tehlikeli denecek
derecede zengin, her ihtimale gebe, her mânasında velûd bir kadınlık
hayatı(nın), bakımsız bir tarla gibi sırf kendisini işleyecek erkeğin
yokluğundan yarı hülyâ, yarı verimsizliğin bütün sebeplerini kendisinde
gören bir aşağılık duygusu içinde akıp gittiğini” farketmiştir. Bu
tesbitin arkası kendiliğinden gelecek ve zalim bir çocukluğun ara
sokaklarından geçerek kendisini İhsan’ın kollarına atan Mümtaz, fikrî
zeminini sağlamlaştırmış bir insan olarak duygusal arka planını inşa
etmeye soyunacaktır: “O madem ki artık benim için herşeydir, o halde
bütün kâinatımla ona taşınmalıyım.” der.
3.KİTABIN ANA FİKRİ:
Her aşkın bir ızdırap ve çilesi bazen insana mutluluk bazen de mutsuzluk verir.
4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının,
İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ın adlarıyla verilir. Ancak, romanın ana
karakteri Mümtaz'dır. Yazar, diğer üç
karakteri de Mümtaz'la olan ilişkileri çerçevesinde tanıtır bize.
Birinci dönem Türk romanında mekan Doğu-Batı değerlerini temsil etmek
bakımından bir anlam taşıyor ve kent ikiye ayrılıyordu. İstanbul
tarafının mahalleleri Osmanlı-İslam geleneklerinin, göreneklerinin
değerlerinin yaşadığı semtlerdi. Beyoğlu tarafı ise kentin Batılılaşmış
öteki yarısıydı. Oturulan mekan olarak konak ve apartman Doğu-Batı
karşıtlığının simgesiydi. İlk dönem yazarları arasında, Doğu-Batı
karşıtlığı ve kimlik sorununu, İstanbul'un farklı semtlerini karşı
karşı getirerek işlemektedir.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap okuyucuyu aşırı şekilde etkilememekte ve okurken insanı çok sıkmakta,bunalmaktadır.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1901 İstanbul doğumlu. Babasının işi gereği,
ilkokuldan liseye kadar Andolu'nun çeşitli şehirlerinde sürdürdü
eğitmini. İstanbul Darülfünun Edebiyat bölümününden 1923'de mezun
olduktan sonra Erzurum, Konya ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı.
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler veren Tanpınar, İÜ
Edebiyat Bölümü Tanzimat Edebiyatı kürsüsünde proesörlüğe seçildi.
1942-1946 yılları arasında Maraş milletvekili olduktan sonra yeniden
eğitim hizmetine döndü, 1949 yılında İÜ Edebiyat Bölümü Yeni Türk
Edebiyatı profesörlüğüne getirildi. 1962 yılında kalp rahatsızlığı
sonucu ölen Ahmet Hamdi, çok sayıda şiir, hikaye, roman ve deneme
yazmıştı.
1949 tarihinde basılan "Huzur", Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en tanınmış romanıdır.
1.KİTABIN KONUSU:
Mümtaz’ın Nuran’a olan aşkının öyküsü.
2.KİTABIN ÖZETİ:
Mümtaz ve Suat'ın Nuran'a olan aşklarıdır öykünün merkezi. Mümtaz ve
Nuran birbirini sevmekte ve evlenmeyi tasarlamaktadırlar. Ümitsizliğe
düşen Suat ise kendini asarak intihar eder. Bu trajedi nedeni ile
Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın iç dünyası yıkılmıştır. Radyoda II.Dünya
savaşının başladığı haberi verildiği sırada, Suat'ın hayalini gören
Mümtaz merdiven başına yıkılır (bazı edebiyat incelemecileri, sonda
Mümtaz'ın öldüğü biçiminde yorumlar yapmış olsalar da, Tanpınar'ın
metninde ölüm telaffuz edilmiyor).
Mümtaz, Beyazıt Sahaflar Çarşısında, salaş dükkanlarda, bit pazarında,
Çekmece'de balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaştırırken,
İstanbul'un bir kronikçisi, İstanbul'da eski zamanın donup kaldığı ve
biriktiği köşelerin bir tasvircisi oluyor romanda. Huzur'un sonraki
bölümlerinde Boğaz'a, zengin bir eve, sanki başka bir dünyaya
geçiyoruz. Pırıl pırıl görünen modern semtte önceleri çok mutlu olan
Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan kaynaklanan olayların
sonucunda yıkılır. Geçilmemesi gereken bir sınırı çiğnemiştir o!
Her yeni tecrübe gibi şahsîdir, her yeni tecrübe gibi ilktir. Mümtaz,
bindiği bir Ada vapurunda Nuran’a rastlamış ve “Tehlikeli denecek
derecede zengin, her ihtimale gebe, her mânasında velûd bir kadınlık
hayatı(nın), bakımsız bir tarla gibi sırf kendisini işleyecek erkeğin
yokluğundan yarı hülyâ, yarı verimsizliğin bütün sebeplerini kendisinde
gören bir aşağılık duygusu içinde akıp gittiğini” farketmiştir. Bu
tesbitin arkası kendiliğinden gelecek ve zalim bir çocukluğun ara
sokaklarından geçerek kendisini İhsan’ın kollarına atan Mümtaz, fikrî
zeminini sağlamlaştırmış bir insan olarak duygusal arka planını inşa
etmeye soyunacaktır: “O madem ki artık benim için herşeydir, o halde
bütün kâinatımla ona taşınmalıyım.” der.
3.KİTABIN ANA FİKRİ:
Her aşkın bir ızdırap ve çilesi bazen insana mutluluk bazen de mutsuzluk verir.
4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının,
İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ın adlarıyla verilir. Ancak, romanın ana
karakteri Mümtaz'dır. Yazar, diğer üç
karakteri de Mümtaz'la olan ilişkileri çerçevesinde tanıtır bize.
Birinci dönem Türk romanında mekan Doğu-Batı değerlerini temsil etmek
bakımından bir anlam taşıyor ve kent ikiye ayrılıyordu. İstanbul
tarafının mahalleleri Osmanlı-İslam geleneklerinin, göreneklerinin
değerlerinin yaşadığı semtlerdi. Beyoğlu tarafı ise kentin Batılılaşmış
öteki yarısıydı. Oturulan mekan olarak konak ve apartman Doğu-Batı
karşıtlığının simgesiydi. İlk dönem yazarları arasında, Doğu-Batı
karşıtlığı ve kimlik sorununu, İstanbul'un farklı semtlerini karşı
karşı getirerek işlemektedir.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap okuyucuyu aşırı şekilde etkilememekte ve okurken insanı çok sıkmakta,bunalmaktadır.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1901 İstanbul doğumlu. Babasının işi gereği,
ilkokuldan liseye kadar Andolu'nun çeşitli şehirlerinde sürdürdü
eğitmini. İstanbul Darülfünun Edebiyat bölümününden 1923'de mezun
olduktan sonra Erzurum, Konya ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı.
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler veren Tanpınar, İÜ
Edebiyat Bölümü Tanzimat Edebiyatı kürsüsünde proesörlüğe seçildi.
1942-1946 yılları arasında Maraş milletvekili olduktan sonra yeniden
eğitim hizmetine döndü, 1949 yılında İÜ Edebiyat Bölümü Yeni Türk
Edebiyatı profesörlüğüne getirildi. 1962 yılında kalp rahatsızlığı
sonucu ölen Ahmet Hamdi, çok sayıda şiir, hikaye, roman ve deneme
yazmıştı.
1949 tarihinde basılan "Huzur", Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en tanınmış romanıdır.