Hz. YAHYA
(a.s)
Kur'an'da adi geçen peygamberlerden biri. Yüce Allah tarafindan,
Kur'an'da: "Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oglani müjdeliyoruz.
Bu adi daha önce kimseye vermemistik" (Meryem, 19/7) ayeti ile haber
verildigine göre; Yahya (a.s.), Zekeriya (a.s)'in oglu idi. Kendisine Yahya
adi da, Allah tarafindan verilmisti.
Yahya (a.s)'nin yüzü güzel, kaslari çatik, saçlari
seyrek, burnu uzun, sesi ince ve parmaklari kisa idi. O, isâ (a.s)'dan
alti ay önce dünyaya gelmisti. Yani Isâ (a.s)'dan alti ay büyüktü.
Dolayisiyla, Musa (a.s)'nin seraitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusuydu.
Daha küçük yasta iken, kendisine hikmet verilmisti. Yasiti
olan çocuklar kendisine: "Ey Yahya! Bizimle gel, oynayalim"
dedikleri zaman:
"Ben, oyun için yaratilmadim" derdi (es-Sa'lebî,
el-Arais, Misir 1951, 375 vd.).
Onun küçüklügünden itibaren böyle temiz,
saygili ve ibâdet ehli oldugu, Kur'an'da söyle haber verilmistir:
"(Ona çocuklugunda): Ey Yahyâ! Kitabi, kuvvetle tut!
(dedik). Henüz çocuk iken, ona, hikmet'i verdik (Tevrat'i ögrettik).
Tarafimizdan (ona) bir kalb yumusakligi ve (günahlardan) temizlik (verdik).
O, çok muttaki idi. Anasina ve babasina itaatli idi, bir serkes ve asi
degildi. Dünyaya getirildigi günde, ölecegi gün de, diri
olarak (kabrinden) kaldirilacagi gün de, ona, selâm olsun!"
(Meryem, 19/12, 13, 14, 15).
Bu ayetlerde görüldügü gibi Yüce Allah, Yahya
(a.s)'nin çesitli güzel vasiflarini haber vermis ve onu selamla
anmistir. Bu, onun dogdugunda, vefat ettiginde ve ahiret gününde
Allah'in himâyesinde bulundugunu ifâde etmektedir. Her Insanin
basina gelecegi kesin olan bu üç yalnizlik ve korku günlerinde
Allah'in selâm ve esenligi içinde olmak, ne büyük bir
bahtiyarliktir. Bu üç durumda Allah'in himayesinde bulunmak, bir
nevi devamli bir sekilde Allah'in himayesinde bulunmak demektir (Muhammed Ali
es-Sabûnî, Safvetu't-Tefâsîr, istanbul 1987, II, 213).
Yahya (a.s) Allah'in emrettigi gibi kitabi kuvvetle tuttu. Önce
Tevrat'a ve daha sonra incil'e uygun hareket etti. Bu mukaddes kitaplarin hükümlerinin
milleti tarafindan yasanmasi için çalisti. Hz. Muhammed (s.a.v)
onun bu mücâdelesi hakkinda söyle buyurdu:
"Yüce Allah, Zekeriyya (a.s)'nin oglu Yahya (a.s) ya, hem kendisi
amel etmek, hem de amel etmeleri için israil ogullarina emretmek üzere,
bes kelime emretmisti. Kendisi bu hususta biraz agir ve yavas davraninca, isâ
(a.s) ona:
-Sen, hem kendin amel etmek hem de amel etmelerini isrâil ogullarina
emretmek üzere, bes kelime ile emrolunmustun. Bunu israil ogullarina ya sen
teblig edersin, ya da ben teblig ederim, deyince, Yahya (a.s):
-Ey kardesim! Sen bu vazifeyi yerine getirmekte beni geçersen, ben
azaba ugramamdan veyâ yere batirilmamdan korkarim, dedi ve hemen isrâil
ogullarini Beytü'l-Makdis'te topladi. Beytü'l-Makdis, israil ogullari
ile doldu. Yahya (a.s) yüksek bir yere oturarak Allah'a hamd ve senada
bulunduktan sonra söyle dedi:
-Yüce Allah, bana, hem kendim amel edeyim, hem de amel etmenizi size
emredeyim diye bes kelime emretti. Onlarin ilki, Allah'a hiç bir seyi
serik kosmaksizin, O'na ibâdet etmenizdir. Bunun misâli, öz
mali olan altin veya gümüsle bir köle satin alip çalistiran
bir adama benzer ki, köle çalismasinin kazancini, efendisinden
baskasina ödüyordur. Hanginiz, kölesinin böyle davranmasina
sevinir, razi olur? Hiç kuskusuz, sizi yüce Allah yaratti ve
rizkinizi vermektedir. Öyle ise Allah'â, hiç bir seyi serik
kosmaksizin, ibâdet ediniz.
Allah namaz kilmanizi size emretti. Namaza durdugunuzda, yüzünüzü
saga sola çevirmeyiniz. süphe yok ki Yüce Allah, kulu, yüzünü
baska tarafa çevirmedikçe, hep ona yöneliktir.
Allah size oruc'u emretti. Bunun misâli, yaninda misk kesesi oldugu
halde, bir topluluk içinde bulunan ve hepsi ondaki misk kokusunu duyan
bir kimseye benzer. Hiç süphesiz oruçlunun agzinin kokusu,
Allah'in katinda misk kokusundan daha güzeldir.
Allah size sadakayi emretti. Bunun misâli, düsmanin esir edip
elini boynuna bagladiklari ve boynunu vurmak üzere yaklastirdiklari bir
kimseye benzer ki o, "canimi elinizden kurtarmak için size bir
fidye, kurtulmalik versem, olmaz mi?" diyerek kendisini onlardan
kurtarincaya kadar, az çok kurtulmalik akçesi öder durur.
Allah size Allah'i çok zikretmenizi, anmanizi da emretti. Bunun misâli,
düsmanin süratle kendisini takib ettigi bir kimseye benzer ki, saglam
bir kaleye gelip onun içine siginmistir. i,îte kul da, Allah'i
zikir ile mesgul oldukça, seytandan böyle korunur" (et-Tirmizî,
es-Sünen, el-Emsâl, 3; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 202).
Bu hadiste görüldügü gibi tevhid inanci, namaz, oruç,
zekât ve zikir gibi ibâdetler, yalniz Hz. Muhammed (s.a.v)'in ümmetine
mahsus ibâdetler degildir. Daha önceki peygamberlerin de ümmetlerine
emrettigi ibâdetlerdir.
Yahya (a.s)'da, babasi Zekeriyya (a.s) gibi milleti tarafindan sehid edildi
(Elmalili Muhammed Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, istanbul 1971, I, 421).
(a.s)
Kur'an'da adi geçen peygamberlerden biri. Yüce Allah tarafindan,
Kur'an'da: "Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oglani müjdeliyoruz.
Bu adi daha önce kimseye vermemistik" (Meryem, 19/7) ayeti ile haber
verildigine göre; Yahya (a.s.), Zekeriya (a.s)'in oglu idi. Kendisine Yahya
adi da, Allah tarafindan verilmisti.
Yahya (a.s)'nin yüzü güzel, kaslari çatik, saçlari
seyrek, burnu uzun, sesi ince ve parmaklari kisa idi. O, isâ (a.s)'dan
alti ay önce dünyaya gelmisti. Yani Isâ (a.s)'dan alti ay büyüktü.
Dolayisiyla, Musa (a.s)'nin seraitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusuydu.
Daha küçük yasta iken, kendisine hikmet verilmisti. Yasiti
olan çocuklar kendisine: "Ey Yahya! Bizimle gel, oynayalim"
dedikleri zaman:
"Ben, oyun için yaratilmadim" derdi (es-Sa'lebî,
el-Arais, Misir 1951, 375 vd.).
Onun küçüklügünden itibaren böyle temiz,
saygili ve ibâdet ehli oldugu, Kur'an'da söyle haber verilmistir:
"(Ona çocuklugunda): Ey Yahyâ! Kitabi, kuvvetle tut!
(dedik). Henüz çocuk iken, ona, hikmet'i verdik (Tevrat'i ögrettik).
Tarafimizdan (ona) bir kalb yumusakligi ve (günahlardan) temizlik (verdik).
O, çok muttaki idi. Anasina ve babasina itaatli idi, bir serkes ve asi
degildi. Dünyaya getirildigi günde, ölecegi gün de, diri
olarak (kabrinden) kaldirilacagi gün de, ona, selâm olsun!"
(Meryem, 19/12, 13, 14, 15).
Bu ayetlerde görüldügü gibi Yüce Allah, Yahya
(a.s)'nin çesitli güzel vasiflarini haber vermis ve onu selamla
anmistir. Bu, onun dogdugunda, vefat ettiginde ve ahiret gününde
Allah'in himâyesinde bulundugunu ifâde etmektedir. Her Insanin
basina gelecegi kesin olan bu üç yalnizlik ve korku günlerinde
Allah'in selâm ve esenligi içinde olmak, ne büyük bir
bahtiyarliktir. Bu üç durumda Allah'in himayesinde bulunmak, bir
nevi devamli bir sekilde Allah'in himayesinde bulunmak demektir (Muhammed Ali
es-Sabûnî, Safvetu't-Tefâsîr, istanbul 1987, II, 213).
Yahya (a.s) Allah'in emrettigi gibi kitabi kuvvetle tuttu. Önce
Tevrat'a ve daha sonra incil'e uygun hareket etti. Bu mukaddes kitaplarin hükümlerinin
milleti tarafindan yasanmasi için çalisti. Hz. Muhammed (s.a.v)
onun bu mücâdelesi hakkinda söyle buyurdu:
"Yüce Allah, Zekeriyya (a.s)'nin oglu Yahya (a.s) ya, hem kendisi
amel etmek, hem de amel etmeleri için israil ogullarina emretmek üzere,
bes kelime emretmisti. Kendisi bu hususta biraz agir ve yavas davraninca, isâ
(a.s) ona:
-Sen, hem kendin amel etmek hem de amel etmelerini isrâil ogullarina
emretmek üzere, bes kelime ile emrolunmustun. Bunu israil ogullarina ya sen
teblig edersin, ya da ben teblig ederim, deyince, Yahya (a.s):
-Ey kardesim! Sen bu vazifeyi yerine getirmekte beni geçersen, ben
azaba ugramamdan veyâ yere batirilmamdan korkarim, dedi ve hemen isrâil
ogullarini Beytü'l-Makdis'te topladi. Beytü'l-Makdis, israil ogullari
ile doldu. Yahya (a.s) yüksek bir yere oturarak Allah'a hamd ve senada
bulunduktan sonra söyle dedi:
-Yüce Allah, bana, hem kendim amel edeyim, hem de amel etmenizi size
emredeyim diye bes kelime emretti. Onlarin ilki, Allah'a hiç bir seyi
serik kosmaksizin, O'na ibâdet etmenizdir. Bunun misâli, öz
mali olan altin veya gümüsle bir köle satin alip çalistiran
bir adama benzer ki, köle çalismasinin kazancini, efendisinden
baskasina ödüyordur. Hanginiz, kölesinin böyle davranmasina
sevinir, razi olur? Hiç kuskusuz, sizi yüce Allah yaratti ve
rizkinizi vermektedir. Öyle ise Allah'â, hiç bir seyi serik
kosmaksizin, ibâdet ediniz.
Allah namaz kilmanizi size emretti. Namaza durdugunuzda, yüzünüzü
saga sola çevirmeyiniz. süphe yok ki Yüce Allah, kulu, yüzünü
baska tarafa çevirmedikçe, hep ona yöneliktir.
Allah size oruc'u emretti. Bunun misâli, yaninda misk kesesi oldugu
halde, bir topluluk içinde bulunan ve hepsi ondaki misk kokusunu duyan
bir kimseye benzer. Hiç süphesiz oruçlunun agzinin kokusu,
Allah'in katinda misk kokusundan daha güzeldir.
Allah size sadakayi emretti. Bunun misâli, düsmanin esir edip
elini boynuna bagladiklari ve boynunu vurmak üzere yaklastirdiklari bir
kimseye benzer ki o, "canimi elinizden kurtarmak için size bir
fidye, kurtulmalik versem, olmaz mi?" diyerek kendisini onlardan
kurtarincaya kadar, az çok kurtulmalik akçesi öder durur.
Allah size Allah'i çok zikretmenizi, anmanizi da emretti. Bunun misâli,
düsmanin süratle kendisini takib ettigi bir kimseye benzer ki, saglam
bir kaleye gelip onun içine siginmistir. i,îte kul da, Allah'i
zikir ile mesgul oldukça, seytandan böyle korunur" (et-Tirmizî,
es-Sünen, el-Emsâl, 3; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 202).
Bu hadiste görüldügü gibi tevhid inanci, namaz, oruç,
zekât ve zikir gibi ibâdetler, yalniz Hz. Muhammed (s.a.v)'in ümmetine
mahsus ibâdetler degildir. Daha önceki peygamberlerin de ümmetlerine
emrettigi ibâdetlerdir.
Yahya (a.s)'da, babasi Zekeriyya (a.s) gibi milleti tarafindan sehid edildi
(Elmalili Muhammed Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, istanbul 1971, I, 421).