| Yaygın Forum|
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Hz. HARÛN (a.s)

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Hz. HARÛN (a.s) Empty Hz. HARÛN (a.s) Ptsi Ocak 11, 2010 4:27 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

Hz. HARÛN (a.s)
Hz. Harûn (a.s), israilogullari peygamberlerinden, Hz. Musa (a.s)'in
kardesi. Hz. Yusuf'un vefatindan sonra Misir'da yasayan israilogullari ve diger
insanlar, bir müddet onun gösterdigi yoldan yürüdüler;
ancak daha sonra hakikati unuttular. Bu arada Misir'in idaresi Kibtîlerin
eline geçti. Kibtîler ise yildizlara ve putlara tapiyorlardi.

Kibtîler, israilogullarini hor görmeye basladilar. Onlari agir,
zor islerde kullandilar.

israilogullari çok kalabalik bir topluluk olup Hz. Yakub'un
ogullarina nisbetle on iki kola ayriliyordu. Onlar Kibtîlerin zulmünden
kurtulmak istiyorlardi. Dedelerinin ülkesi olan Kenân bölgesine
gitmek için izin istemelerine ragmen onlara izin verilmemekteydi.

Her dönemde oldugu gibi, o dönemin Firavun'u da zulmü temsil
ediyor ve insanlari eziyet altinda inletiyordu.

israilogullarinin çogalmasi Kibtîleri ve onlarin hükümdari
Firavun'u endiselendiriyordu. Onlar, israilogullarinin isyan ederek kendilerine
zarar vermesinden korkuyorlardi.

Firavun, bir gün kâhinlerini yanina topladi. Gelecekle ilgili
onlardan bilgi istedi. Kâhinlerden birisi Firavun'a israilogullarindan bir
çocugun dogacagini ve saltanatina zarar verecegini bildirdi. Firavun,
bunu duyar duymaz korktu ve tedbirler almaya basladi. Bunun için de
israilogullarinin dogacak erkek çocuklarinin tamaminin öldürülmesini
emretti.

Hz. Musa, bu dönemde dogdu ve öldürülmesin diye bir
sandigin içine birakilarak nehre atildi. Firavun'un sarayinda büyüdü.
Allah diledi ve Musa'yi Firavun'un kucaginda büyüttü.

Harun Peygamber, Hz. Musa'nin büyügüdür.
israilogullarinin erkek çocuklarinin öldürülmeye
baslanildigi dönemden önce dünyaya gelmistir.

Hz. Hârun (a.s.); Musa (a.s.)'dan daha uzun boylu, daha etli, daha
beyaz tenli, daha genis sirtli olup açik ve düzgün dilli,
yumusak huylu idi. Alninda da bir ben vardi (Hâkim, el-Müstedrek, II,
577).

Harun peygamberle ilgili Kur'ân-i Kerîm'de pek fazla bilgi
yoktur. Bir âyette Hz. Musa ile birlikte zikredilmektedir.

Medyen'den dönerken Hz. Musa'ya Peygamberlik verildi. Peygamberlikle
sereflendi.

Yüce Allah Hz. Musa'ya emretti: "Firavun'a git, çünkü
o azdi" (Tâhâ, 20/24).

Musa Peygamber "Rabbim, beni yalanlamalarindan korkuyoruni"
(es-suarâ, 26/ 12), "Kalbim sikilir, dilim açilmaz olur. Onun
için Harun'a da Peygamberlik ver" (es-suarâ, 26/l3),

"Bir de onlarin aleyhimde de bir kisas davalari var, bu sebeple beni öldürmelerinden
korkarim" (es-suarâ, 26/14), "Bana ailemden bir vezir ver.
Biraderim Harun'u. Onunla arkami kuvvellendir. Onu içimde ortak kil. Ta
ki seni çok çok tesbih edelim ve seni çok çok
zikredelim. süphesiz sen bizi hakkiyla görensin" (Tâhâ,
20/29-35) dedi.

Cenâb-i Allah, Musa'nin bu duasini kabul etti. "Ey Musa!
istedigin sana verildi" (Tâhâ, 20/36) buyuruldu. Böylece
Harun'a da peygamberlik verildi. "Firavun'a gidin, biz âlemlerin
Rabbinin Peygamberleriyiz, bizimle beraber israilogullarini gönder"
deyin " (es-suarâ, 26/16-17) buyuruldu.

Hz. Mûsa ve Hârun (a.s.) "Ey Rabbim! Dogrusu biz
Firavun'un, bize karsi asiri gitmesinden, yahud taskinligini artirmasindan
endise ediyoruz" diye Allahu Teâla'ya dua ettiler. Yüce Allah: "Korkmayiniz!
Çünkü ben sizinle beraberim. Ben (her seyi) isitirim, görürüm!
Hemen gidiniz ve ona söyle deyiniz. "Biz Rabbinin iki elçisiyiz,
artik israilogullarini bizimle gönder. Onlara iskence etme! Biz sana
Rabbinden, hakiki bir âyet getirdik selam (ve selamet) dogruya tâbi
olanlaradir. Bize, su hakikat vahy olundu ki: hiç süphesiz azab
yalanlayanlarin ve yüz çevirenlerin üzerinedir" (Tâhâ,
20/45, 48) buyurdu.

Bunun üzerine, Hz. Musa ve Hârun geceleyin Firavun'un yanina
gittiler. Kapiyi çaldilar. Firavun kapinin açilmasindan dehsete düstü.
Hz. Musa ve Hârun, Firavun'a kendilerinin Rabbûlâlemin olan
Allah'in elçileri olduklarini, kendisini dine davet etmek için
geldiklerini söylediler. Firavun "Ben sizin en yüce Rabbinizim "
(en-Nâziât, 79/24) diyerek onlari reddetti.

Hz. Musa'ya vahyedildi. "Kullarimla geceleyin yola çik. Onlara
denizde kuru bir yol aç. Size yetismelerinden korkma" (Tâhâ,
20/77) buyuruldu.

Bu iki peygamber israilogullarini geceleyin yola çikardilar. Bu
durumdan haberdar olan Firavun ve askerleri onlari izledi. Hz. Musa, Hârun
ve israilogullari, denizi geçerek kurtuldular. Firavun ve askerleri de
denizde boguldular.

israilogullari Tih sahrasina geldiler. Rizik olarak kendilerine kudret
helvasi, bildircin kusu verildi (el-Bakara, 2/57); onlar itirazlarini sürdürdüler.

"Biz bir çesit yemege dayanamayiz. Bizim için Rabbina dua
et de bize topragin bitirdigi sebzeden, acurdan, sarimsaktan, mercimekten ve
sogandan çikarsin" (el-Bakara 2/61) dediler.

Musa peygamber, onlara ögütler de bulundu. Tûr dagina çagirildiginda
agabeyi Harun'u kendi yerine vekil birakti.

israilogullari Misir'dan çikarken altinlarini, gümüslerini
de yanlarina almislardi. Hz. Musa (a.s)'in Tur'a gitmesiyle israilogullarinin münafiklarindan
Sâmiri bu altinlari topladi ve bir kapta eriterek bir buzagi yapti. Gönüllerinde
yatan putçulugu bir türlü tepeleyemeyen bu kavim buzagiya
tapmaya basladi.

Hz. Hârun, onlara ögütlerde bulundu. "Ey kavmim!
Bununla imtihan edildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahman olan Allah'tir.
Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" (Tâhâ, 20/90) buyurdu.
israilogullari, Hz. Hârun'u dinlemediler. "Musa, bize dönüp
gelinceye kadar, biz o buzagiya tapmaya devam edecegiz" (Tâhâ,
20/91) dediler.

Hz. Musa (a.s), Tûr Dagi'ndan döndügünde kavminin
buzagiya tapmakta oldugunu gördü. Buna çok üzüldü.
Agabeyine kizdi. "Ey Hârun! Onlarin saptiklarini gördügün
zaman hana uymaktan seni alikoyan nedir? Emrime isyan mi ettin?" (Tâhâ,
20/92-93) dedi. Hârun Peygamberin yakasina yapisti.

Hârun Peygamber; Hz. Musa'ya israilogullarinin kendisini dinlemedigini
anlatti. Musa peygamber öfkelendi ve Samiri'yi kovdu.

Allahu Teâla, Musa (a.s)'ya Hârun (a.s)'u vefat ettirecegini,
onu daga getirmesini bildirdi.

Musa (a.s), Hârun (a.s)'un elinden tutarak daga çiktilar. Hârun
(a.s)'un sibr ve sibbîr adindaki ogullari da yanlarindaydilar. Dagin üzerinde
görülmemi:s güzellikte bir agaç, yapilmis bir ev, evin içinde
bir sedir, ve sedirin üstündeki yataktan misk gibi bir koku geliyordu.
Hz. Musa ile birlikte Hârun yatagin üstüne yattilar. Allahu Teâla
Hârun (a.s)'un ruhunu bu halde iken aldi, sonra agaç kayboldu, ev
ve sedir semâya yükseldi. Hz. Musa, Hârun (a.s)'un cenaze
namazini orada kilarak onu daga defnetti. Yahudiler bu daga Tûr-u Hârun
adini vermislerdir (Taberî, Tarih, I, 223).

Hârun (a.s)'un Tih çölündeki bu dagda vefat ettiginde
yüz on yedi, yüzyirmi veya yediyüzyirmiüç yasinda
oldugu söylenir (Yâkubî, Tarih, I, 41).

Hârun Peygamber uzun müddet yasadi. Musa Peygamberle birlikte
kavmine ögütlerde bulundu, kavminin nankörlüklerine gögüs
gerdi.

Zaman geldi; Rabbine kavustu, o da ölümü tatti.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz