En büyük oyun yazarlarından biri
olarak değerlendirilen İngiliz şair William Shakespeare, yarattığı
karakterlerde insan doğasının en değişmez özelliklerini benzersiz bir
şiir diliyle yansıtması dolayısıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her
çağda ve her ülkede en sık sahnelenen oyunlar yazarıdır. 1564 yılında
Warwickshireda Stratford-upon-Avon'da doğan Shakespeare'in bunca ününe
karşın, hayatına ilişkin kesin belge ve bilgiler çok azdır.
Babası ticaretle uğraşan bir işadamıydı. Rönesans
şairlerinden olan Shakespeare; büyük bir olasılıkla Stratford'daki
ortaokulda öğrenim gördü. 18 yaşındayken, kendisinden yaklaşık sekiz
yaş büyük olan Anne Hathaway ile evlendi ve bu evlilikten önce bir
kızı, sonra biri oğlan öbürü kız ikizler dünyaya geldi. Bu sıralarda
Stratford'u terk eden Shakespeare'in, bundan sonra 1592'ye kadar ki
yaş***** ilişkin bilgi yoktur. Bu tarihte bir oyun yazarının yazdığı
bir kitapçıkta Shakespeare’e değinilmesi, hatta onun başkalarının
oyunlarını çalmakla suçlaması dolayısıyla, Shakespeare'in bu sırada bir
tiyatro topluluğunda yazar ve oyuncu olarak çalıştığı bilinmektedir.
Yılda ortalama iki oyun yazan Shakespeare, kendi oyunlarında da küçük
roller alıyordu. 1594’e gelindiğinde, Chamberlain Topluluğu'nun önde
gelen bir oyuncusuydu. Aynı yıl oyunları yayımlanmaya başladı.
Döneminin bütün özelliklerini taşıdığı oyunlarının başarısı üzerine
kazancı gittikçe artan Shakespeare'in, Kraliçe I. Elizabeth döneminin
sonlarında varlıklı bir yaşam sürdüğü, kendi oyuncu topluluğu için
1599'da Londra'da yaptırılan Globe Tiyatrosu’nun hisselerinin bir
bölümünü satın aldığı bilinmektedir.
Londra'da birkaç yıl daha kalan
Shakespeare, daha sonra Stratford'a dönerek burada yaşamaya başladı ve
büyük bir olasılıkla son oyunlarını da burada yazdı. Shakespeare'in,
bir bölümü soylu bir genci öven, bir bölümü de bir kadına duyduğu
sevgiyi dile getiren Soneler'i son derece duyarlı ve zengin bir dille
kaleme alınmış şiirlerdir.
Shakespeare her biri birbirinden değişik
komedi ve trajediler kaleme aldı. “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı
komedisinde, bazı kendi halinde kişilerin dükü eğlendirmek için bir
oyun sahnelemeye kalktıktan sonra iki lafı bir araya getirememeleri
Shakespeare'in benzersiz güldürü yeteneğini ortaya koyar.
Trajedilerinde ise izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim
yaratabilmiştir. Birçok başka yazar ince esprili komediler, romantik
oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, büyük öyküleri
yazmakta ustaydı. Ama hiçbiri bunların tümünde birden Shakespeare kadar
başarılı olamadı.
okuyucuların Shakespeare'in oyunlarında en çok hayranlık duydukları
şeylerden biri, onun yapıtlarındaki karakterlerin "kitap karakterleri"
gibi gözükmemesiydi. Tersine, bu karakterler bir oyunda değil de
yaşamda karşılaşıldığında görünür görmez tanınacak kadar gerçek
kişilerdir. Aslında Shakespeare'in kahramanlarından bazıları, o
kahramanın yer aldığı oyunu görmeyen kişilerce bile bilinir. İriyarı,
hoşsohbet, cana yakın bir adam olan, eğlenceyi ve şarabı seven Sir John
Falstaff bunlardan biridir. Yazarın Henry IV adlı oyununun birinci ve
ikinci bölümlerinde geçen Prens Halin arkadaşlarıdır. Shakespeare Henry
V'te Falstaff'ın nasıl öldüğünü anlatan bir sahneye yer vermiş, ama
Kraliçe I. Elizabeth'in bu karakteri başka bir oyunda gene görmek
istemesi üzerine de Windsor'un “Şen Kadınları” adlı komedisinde
Falstaff yeniden ortaya çıkmıştır.
Shakespeare'in karakterleri arasında
özellikle ünlü olanlardan biri de, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi,
hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir
kişiliği olan Danimarka Prensi Hamlet'tir. Acı çekmek ya da kendini
öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet'in ikilemini,
Shakespeare ünlü "Olmak ya da olmamak! İşte bütün sorun bu!" dizesiyle
dile getirmiştir. Shakespeare'in “Hamlet”, “Macbeth” ve “Kral Lear”
gibi trajedilerinde kahramanların asıl sorunu kendi kusurları ya da
zayıflıklarıdır. Bunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık,
bencillik gibi hoş olmayan özelliklerdir. Öte yandan Shakespeare gene
de öyle canlı karakterler yaratır, onların iç dünyasını ve acılarını
öylesine sevecenlikle sergiler ki, izleyiciler onlara yakınlık duyar,
başlarına gelenlere üzülür. Shakespeare'in böyle canlı karakterler
yaratması, oyunun öyküsü gerçek dışı bile olsa, kişilerin inandırıcı
olduğu anl***** gelir. Karakterlerin şiir diliyle konuşmaları bile
onların inandırıcılığını zedelemez.
William Shakespeare, 23 Nisan 1616'da
Startfort'ta, Ben Jonson ile birlikte katıldığı bir şölenin ardından
hayat gözlerini kapamıştır. Eserlerinin bir çoğu Türkçe’ye çevrilerek,
ülkemizde de sergilenmiş, bazıları da sinema filmi olarak çekilmiştir.
”Bir Yaz Gecesi Rüyası” bir büyü ve
yanlışlıklar komedisidir. Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını
şaşıran dört sevgili, Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı
Puck'ın büyüsüne kapılırlar. Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir
yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. Onlar da perilere
katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. Sonunda
her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus'un düğün
şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
”On İkinci Gece” de bir yanlışlıklar
komedisidir. Kadın kahraman Viola'nın gemisi yabancı bir ülkenin
açıklarında batar. Erkek kılığına giren ve "Cesario" adını alan Viola,
ülkenin yöneticisi Dük Orsinonun hizmetine girer. Erkek kılığındayken
Dük'e aşık olur. Orsino'nun aşık olduğu zengin Kontes Olivia da
"Cesario"ya tutulunca durum karışır. Gene en komik sahneler, neşeli Sir
Tobby Belch ve arkadaşlarının Olivia'nın kendini beğenmiş ve süslü
uşağı Malvolio'yu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir.
”Venedik Taciri” de bir komedi olmakla
birlikte ciddi bölümler de içerir. Oyundaki kötü adam Yahudi tefeci
Shylock'tur. Borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Antonio'dan, kendi
vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. Shylock'un açgözlülükle
bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini
savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.
Trajediler
Shakespeare'in tüm oyunları arasında en
çok sahnelenen Romeo ile Juliet' tir. İtalya'nın Verona kentinde
yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan Romeo ile
Juliet'in, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları
anlatılır.
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle
evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka
Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de,
bunu bir türlü gerçekleştiremez. Oyun, yalnızca amcası Claudius'un
değil, kraliçe ve Hamlet'in de öldükleri bir sahneyle biter.
"Kral Lear" Shakespeare trajedilerinin en
korkuncu, ama belki de en önemlisidir. Gururlu ve bencil olan yaşlı
Kral Lear, sadık ve sevgili kızı Cor****a'nın kendisini ne kadar
sevdiğini ablaları gibi abartmalı bir dille açıklamaması üzerine,
öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları
Goneril ve Regan arasında paylaştırır. Oysa iltifat dolu sözlerine
karşın bu iki kardeş zalim ve haindir. Çok geçmeden Lear onların gerçek
yüzlerini görür. Fırtınalı bir gecede sokağa atılan Lear, Cor****a'ya
yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar. Sonunda onu kurtarmak
için geri dönen Cor****a da düşmanları tarafından öldürülür. Üzüntüden
perişan olan kral kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir.
Tarihsel Oyunlar
Shakespeare konuların İngiliz tarihindeki
olaylardan alan birkaç oyun da yazdı. Bunlardan ilki, rakiplerine ve
düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur Kral III. Richard'ı
anlatan Kral Üçüncü Richard'ın Tragedyası'dır. Kurbanları arasında
Londra Kulesi'nde öldürülen iki genç prens de vardır. Yaşamını
yitirdiği Bosworth Field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve
öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda Richard'a görünür.
Tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi
oluşturur: The Tragedy of King Richard II, Henry IV’ün iki bölümü ile
Henry V. The Tragedy of Richard I'ı da güçsüz kral tahtından vazgeçerek
tacını IV. Henry adını alan Henry Bolingbroke'a bırakır. Öbür iki
oyunda, yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş
gösterir; bu sırada kralın öz oğlu Prens Hal avare ve savurgan bir
yaşam sürer. Ama babasının ölümüyle tahta geçerek V. Henry adını alan
Prens Halin döneminde düzen yeniden kurulur. V. Henry'nin orduları
Fransa'da büyük zafer kazanır. Henry'nin Fransız prensesiyle evlenmesi
her iki ülkeye de barış getirir.
Shakespeare'in, konularını Eski Yunan ve
Roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise Julius Caesar'dır. Bu
oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan Brutus, Jül Sezar'ın
kendisini Roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla,
arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği Jül Sezar'ı özgürlük adına
öldürür. Ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de
kendi canına kıyar.
"Mutlu Son"la Biten Oyunlar
Shakespeare yaşamının sonlarına doğru
kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan,
ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de
sayılmayan birkaç oyun yazdı. Bu oyunlardan biri olan Kış Masalı'nda,
Leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı Hermione'yi kıskanır,
karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki Perdita adlı kızının
yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder.
Perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. Sonunda kız, babasına geri
döner. Kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas
tuttuğu Hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları
bağışlanır.
Fırtına'da ise olay, düklüğü elinden alınan
Prospero'nun yönetimindeki bir adada geçer. Büyü gücüne sahip Prospero,
hava perisi Ariel'i ve yarı insan yarı canavar Caliban'ı yönetmektedir.
Yıllar önce hileyle düklüğü ele geçiren Prospero'nun kardeşi Antonio,
adanın yakınında bir deniz kazası geçirir. Prospero büyü gücüyle
kendisine haksızlık edenleri cezalandırır. Ama daha sonra onları
bağışlar ve kızı Miranda'nın Antonio'nun oğlu Prens Ferdinand ile
evlenmesine izin verir. Oyun Prospero'nun büyülü değneğini kırması,
büyü kitabını denize atması ve tüm grubun düşmanlıkları geride bırakıp
büyüyle onarılmış gemiyle İtalya'ya yelken açmasıyla sona erer.
olarak değerlendirilen İngiliz şair William Shakespeare, yarattığı
karakterlerde insan doğasının en değişmez özelliklerini benzersiz bir
şiir diliyle yansıtması dolayısıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her
çağda ve her ülkede en sık sahnelenen oyunlar yazarıdır. 1564 yılında
Warwickshireda Stratford-upon-Avon'da doğan Shakespeare'in bunca ününe
karşın, hayatına ilişkin kesin belge ve bilgiler çok azdır.
Babası ticaretle uğraşan bir işadamıydı. Rönesans
şairlerinden olan Shakespeare; büyük bir olasılıkla Stratford'daki
ortaokulda öğrenim gördü. 18 yaşındayken, kendisinden yaklaşık sekiz
yaş büyük olan Anne Hathaway ile evlendi ve bu evlilikten önce bir
kızı, sonra biri oğlan öbürü kız ikizler dünyaya geldi. Bu sıralarda
Stratford'u terk eden Shakespeare'in, bundan sonra 1592'ye kadar ki
yaş***** ilişkin bilgi yoktur. Bu tarihte bir oyun yazarının yazdığı
bir kitapçıkta Shakespeare’e değinilmesi, hatta onun başkalarının
oyunlarını çalmakla suçlaması dolayısıyla, Shakespeare'in bu sırada bir
tiyatro topluluğunda yazar ve oyuncu olarak çalıştığı bilinmektedir.
Yılda ortalama iki oyun yazan Shakespeare, kendi oyunlarında da küçük
roller alıyordu. 1594’e gelindiğinde, Chamberlain Topluluğu'nun önde
gelen bir oyuncusuydu. Aynı yıl oyunları yayımlanmaya başladı.
Döneminin bütün özelliklerini taşıdığı oyunlarının başarısı üzerine
kazancı gittikçe artan Shakespeare'in, Kraliçe I. Elizabeth döneminin
sonlarında varlıklı bir yaşam sürdüğü, kendi oyuncu topluluğu için
1599'da Londra'da yaptırılan Globe Tiyatrosu’nun hisselerinin bir
bölümünü satın aldığı bilinmektedir.
Londra'da birkaç yıl daha kalan
Shakespeare, daha sonra Stratford'a dönerek burada yaşamaya başladı ve
büyük bir olasılıkla son oyunlarını da burada yazdı. Shakespeare'in,
bir bölümü soylu bir genci öven, bir bölümü de bir kadına duyduğu
sevgiyi dile getiren Soneler'i son derece duyarlı ve zengin bir dille
kaleme alınmış şiirlerdir.
Shakespeare her biri birbirinden değişik
komedi ve trajediler kaleme aldı. “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı
komedisinde, bazı kendi halinde kişilerin dükü eğlendirmek için bir
oyun sahnelemeye kalktıktan sonra iki lafı bir araya getirememeleri
Shakespeare'in benzersiz güldürü yeteneğini ortaya koyar.
Trajedilerinde ise izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim
yaratabilmiştir. Birçok başka yazar ince esprili komediler, romantik
oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, büyük öyküleri
yazmakta ustaydı. Ama hiçbiri bunların tümünde birden Shakespeare kadar
başarılı olamadı.
William Shakespeare - Hamlet
Bu olağanüstü çeşitliliğin yanı sıra, izleyicilerin veokuyucuların Shakespeare'in oyunlarında en çok hayranlık duydukları
şeylerden biri, onun yapıtlarındaki karakterlerin "kitap karakterleri"
gibi gözükmemesiydi. Tersine, bu karakterler bir oyunda değil de
yaşamda karşılaşıldığında görünür görmez tanınacak kadar gerçek
kişilerdir. Aslında Shakespeare'in kahramanlarından bazıları, o
kahramanın yer aldığı oyunu görmeyen kişilerce bile bilinir. İriyarı,
hoşsohbet, cana yakın bir adam olan, eğlenceyi ve şarabı seven Sir John
Falstaff bunlardan biridir. Yazarın Henry IV adlı oyununun birinci ve
ikinci bölümlerinde geçen Prens Halin arkadaşlarıdır. Shakespeare Henry
V'te Falstaff'ın nasıl öldüğünü anlatan bir sahneye yer vermiş, ama
Kraliçe I. Elizabeth'in bu karakteri başka bir oyunda gene görmek
istemesi üzerine de Windsor'un “Şen Kadınları” adlı komedisinde
Falstaff yeniden ortaya çıkmıştır.
Shakespeare'in karakterleri arasında
özellikle ünlü olanlardan biri de, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi,
hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir
kişiliği olan Danimarka Prensi Hamlet'tir. Acı çekmek ya da kendini
öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet'in ikilemini,
Shakespeare ünlü "Olmak ya da olmamak! İşte bütün sorun bu!" dizesiyle
dile getirmiştir. Shakespeare'in “Hamlet”, “Macbeth” ve “Kral Lear”
gibi trajedilerinde kahramanların asıl sorunu kendi kusurları ya da
zayıflıklarıdır. Bunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık,
bencillik gibi hoş olmayan özelliklerdir. Öte yandan Shakespeare gene
de öyle canlı karakterler yaratır, onların iç dünyasını ve acılarını
öylesine sevecenlikle sergiler ki, izleyiciler onlara yakınlık duyar,
başlarına gelenlere üzülür. Shakespeare'in böyle canlı karakterler
yaratması, oyunun öyküsü gerçek dışı bile olsa, kişilerin inandırıcı
olduğu anl***** gelir. Karakterlerin şiir diliyle konuşmaları bile
onların inandırıcılığını zedelemez.
William Shakespeare, 23 Nisan 1616'da
Startfort'ta, Ben Jonson ile birlikte katıldığı bir şölenin ardından
hayat gözlerini kapamıştır. Eserlerinin bir çoğu Türkçe’ye çevrilerek,
ülkemizde de sergilenmiş, bazıları da sinema filmi olarak çekilmiştir.
William Shakespeare
Komediler”Bir Yaz Gecesi Rüyası” bir büyü ve
yanlışlıklar komedisidir. Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını
şaşıran dört sevgili, Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı
Puck'ın büyüsüne kapılırlar. Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir
yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. Onlar da perilere
katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. Sonunda
her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus'un düğün
şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
”On İkinci Gece” de bir yanlışlıklar
komedisidir. Kadın kahraman Viola'nın gemisi yabancı bir ülkenin
açıklarında batar. Erkek kılığına giren ve "Cesario" adını alan Viola,
ülkenin yöneticisi Dük Orsinonun hizmetine girer. Erkek kılığındayken
Dük'e aşık olur. Orsino'nun aşık olduğu zengin Kontes Olivia da
"Cesario"ya tutulunca durum karışır. Gene en komik sahneler, neşeli Sir
Tobby Belch ve arkadaşlarının Olivia'nın kendini beğenmiş ve süslü
uşağı Malvolio'yu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir.
”Venedik Taciri” de bir komedi olmakla
birlikte ciddi bölümler de içerir. Oyundaki kötü adam Yahudi tefeci
Shylock'tur. Borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Antonio'dan, kendi
vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. Shylock'un açgözlülükle
bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini
savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.
Trajediler
Shakespeare'in tüm oyunları arasında en
çok sahnelenen Romeo ile Juliet' tir. İtalya'nın Verona kentinde
yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan Romeo ile
Juliet'in, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları
anlatılır.
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle
evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka
Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de,
bunu bir türlü gerçekleştiremez. Oyun, yalnızca amcası Claudius'un
değil, kraliçe ve Hamlet'in de öldükleri bir sahneyle biter.
"Kral Lear" Shakespeare trajedilerinin en
korkuncu, ama belki de en önemlisidir. Gururlu ve bencil olan yaşlı
Kral Lear, sadık ve sevgili kızı Cor****a'nın kendisini ne kadar
sevdiğini ablaları gibi abartmalı bir dille açıklamaması üzerine,
öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları
Goneril ve Regan arasında paylaştırır. Oysa iltifat dolu sözlerine
karşın bu iki kardeş zalim ve haindir. Çok geçmeden Lear onların gerçek
yüzlerini görür. Fırtınalı bir gecede sokağa atılan Lear, Cor****a'ya
yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar. Sonunda onu kurtarmak
için geri dönen Cor****a da düşmanları tarafından öldürülür. Üzüntüden
perişan olan kral kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir.
Tarihsel Oyunlar
Shakespeare konuların İngiliz tarihindeki
olaylardan alan birkaç oyun da yazdı. Bunlardan ilki, rakiplerine ve
düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur Kral III. Richard'ı
anlatan Kral Üçüncü Richard'ın Tragedyası'dır. Kurbanları arasında
Londra Kulesi'nde öldürülen iki genç prens de vardır. Yaşamını
yitirdiği Bosworth Field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve
öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda Richard'a görünür.
Tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi
oluşturur: The Tragedy of King Richard II, Henry IV’ün iki bölümü ile
Henry V. The Tragedy of Richard I'ı da güçsüz kral tahtından vazgeçerek
tacını IV. Henry adını alan Henry Bolingbroke'a bırakır. Öbür iki
oyunda, yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş
gösterir; bu sırada kralın öz oğlu Prens Hal avare ve savurgan bir
yaşam sürer. Ama babasının ölümüyle tahta geçerek V. Henry adını alan
Prens Halin döneminde düzen yeniden kurulur. V. Henry'nin orduları
Fransa'da büyük zafer kazanır. Henry'nin Fransız prensesiyle evlenmesi
her iki ülkeye de barış getirir.
Shakespeare'in, konularını Eski Yunan ve
Roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise Julius Caesar'dır. Bu
oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan Brutus, Jül Sezar'ın
kendisini Roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla,
arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği Jül Sezar'ı özgürlük adına
öldürür. Ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de
kendi canına kıyar.
"Mutlu Son"la Biten Oyunlar
Shakespeare yaşamının sonlarına doğru
kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan,
ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de
sayılmayan birkaç oyun yazdı. Bu oyunlardan biri olan Kış Masalı'nda,
Leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı Hermione'yi kıskanır,
karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki Perdita adlı kızının
yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder.
Perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. Sonunda kız, babasına geri
döner. Kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas
tuttuğu Hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları
bağışlanır.
Fırtına'da ise olay, düklüğü elinden alınan
Prospero'nun yönetimindeki bir adada geçer. Büyü gücüne sahip Prospero,
hava perisi Ariel'i ve yarı insan yarı canavar Caliban'ı yönetmektedir.
Yıllar önce hileyle düklüğü ele geçiren Prospero'nun kardeşi Antonio,
adanın yakınında bir deniz kazası geçirir. Prospero büyü gücüyle
kendisine haksızlık edenleri cezalandırır. Ama daha sonra onları
bağışlar ve kızı Miranda'nın Antonio'nun oğlu Prens Ferdinand ile
evlenmesine izin verir. Oyun Prospero'nun büyülü değneğini kırması,
büyü kitabını denize atması ve tüm grubun düşmanlıkları geride bırakıp
büyüyle onarılmış gemiyle İtalya'ya yelken açmasıyla sona erer.