Başbakan [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.], Türkiye'nin Gazze'deki olaylara karşı tutumunu değerlendirdi ve "Bizim, Gazze'de meydana gelen olaylarla ilgili tavrımız bir eksen kaymasının, bir politika değişikliğinin değil, insani olanın, samimi olanın, vicdani olanın tezahür etmesidir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, "İkinci Büyükelçiler Konferansı"na katılan büyükelçilerle Vali Galip Demirel Vilayetlerevi'nde verilen öğle yemeğinde biraraya geldi.
Türkiye'nin, Irak, İran, Gürcistan, Suriye, Lübnan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini geliştirmesinden rahatsız olanların bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Bundan daha doğal, daha tabii ne olabilir" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"Tüm bu ülkeler ve bunun gibi bir çok ülke, Türkiye'nin tarihi ve kültürel bağlarının olduğu hatta akrabalık ilişkilerinin bulunduğu ülkeler. Dünyanın bir numaralı ülkesi ABD bunlarla ilişki kurarken hiç bir şey olmuyor da Rusya kurarken hiç bir şey olmuyor da Çin kurarken hiç bir şey olmuyor da Avrupa'nın İngiltere'si, Fransa'sı, Almanya'sı bunlarla irtibat kurarken hiç bir şey olmuyor da Türkiye kurarken niçin rahatsız oluyoruz? Neden? Bunu kendi kendimize bir sormamız lazım. Anormal olan, yanlış olan yıllar yılı komşularımıza, bölgelerimize sırtımızı dönmüş olmamızdır. Sorgulanması gereken asıl budur."
Türkiye'nin uluslararası gelişmelerin, dünya siyasetinin artık bir nesnesi olmadığını, bir öznesi haline geldiğine işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim, Gazze'de meydana gelen olaylarla ilgili tavrımız bir eksen kaymasının, bir politika değişikliğinin değil, insani olanın, samimi olanın, vicdani olanın tezahür etmesidir. Bugün hukuku, hakkaniyeti, insan hak ve özgürlüğünü, savunmak evrensel bir değer, bir gereklilik değil midir? Türkiye'nin yaptığı sadece ve sadece hukuku, hakkaniyeti, adaleti, insaniyeti korumaya çalışmaktır. Kimse bunun arkasında başka nedenler, başka saikler aramasın, arıyorlarsa boşuna ararlar."
-"NİYETİMİZ SON DERECE NET"-
Türkiye'nin, yaklaşık 30 yıldır Kuzey Irak'tan yönelen bir terör sorunuyla uğraştığını, terörle mücadele ettiğinin altını çizen Erdoğan, terörle mücadelenin sadece bir güvenlik sorunu olarak algılandığı için süreç içinde farklı boyutlar kazandığını, kendisine farklı destekler edindiğini anlattı. Hükümet olarak, terörün uluslararası desteğini yok etmek için çok yoğun girişimlerde bulunduklarına işaret eden Başbakan Erdoğan, bu konuda önemli başarılar elde ettiklerini, özellikle Avrupa ülkelerinde terör örgütünün mensuplarına gösterilen destek ve müsamahayı büyük ölçüde azalttıklarını belirtti.
"Demokratik açılım" konusuna da değinen Erdoğan, "Bizim milli birlik ve kardeşlik projesindeki niyetimiz son derece net ve şeffaf" dedi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkedeki tüm sorun alanlarını, başta terör sorunu olmak üzere, etnik unsurların sorunlarından tutunuz, inanç gruplarının sorunlarına varıncaya kadar, ekonomik sorunlara varıncaya kadar... Kısacası sorun alanlarını minimize etmek üzere bu kararlılığımızı, yolculuğumuzu devam ettirmeliyiz. Projenin içeriği de son derece net ve belirgin. Biz 'daha fazla demokrasi' diyoruz, 'daha fazla hak ve özgürlük' diyoruz, 'birlik ve bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi daha da geliştirelim' diyoruz. Terörün minimize edilmesi, ülkemizin güven ve istikrar içinde gelişmesi, kalkınması, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması. Kastımız, niyetimiz budur."
-"MASUM ÇOCUKLAR VE KADINLAR ÖLDÜRÜLDÜ"-
Gazze'de yaşananları eleştirerek konuşmasını sürdüren Erdoğan, "Gazze'de bin 500 kişi katlediliyor. 7'den 70'e 5 bin kişi yaralanıyor. Fosfor bombaları kullanılıyor. Saldırılarda bu masum çocuklar ve kadınlar öldürülüyor, mesele orada bitmiyor" diye konuştu. Gazze'nin yeniden imarı için vaat edilen yardımların yapılmadığını söyleyen Erdoğan, Şarm El Şeyh'de yapılan toplantının üzerinden bir yıl geçtiğini söyledi. Erdoğan, "Ne gitti oraya şu ana kadar? Hiç. Gazze'ye yardım ulaştırılmasına izin verilmiyor. Bir açık hava hapishanesinde, Gazze'de insanlar yaşıyor. Amerika'da bana Museviler şunu söylediler, 'terör örgütüne ev mi yaptıralım' diyorlar"
-KIBRIS VE ERMENİSTAN KONUSU-
Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'da 2010 yılının önemli gelişmelere zemin olacağına inandığına dikkat çekerek, "Ermenistan aynı şekilde. Haklı olduğumuz mevzularda kendimizi çok cesur, aktif bir şekilde anlatmamız büyük ehemmiyet arz ediyor. Biz Türkiye olarak hiçbir zaman çözümsüzlüğü bir çözüm olarak kabul etmedik ve o geçmişteki eskimiş politikaları geride bıraktık. Mesafe alarak, çözerek, çözüme zorlayarak ilerlememiz gerekiyor. Çözüme zorlayan tarafın, tutarlı tarafın, samimi tarafın biz olduğumuzu her yerde göstermeliyiz. Kilitleyen değil, biz çözen olacağız" dedi
Başbakan Erdoğan, "İkinci Büyükelçiler Konferansı"na katılan büyükelçilerle Vali Galip Demirel Vilayetlerevi'nde verilen öğle yemeğinde biraraya geldi.
Türkiye'nin, Irak, İran, Gürcistan, Suriye, Lübnan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini geliştirmesinden rahatsız olanların bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Bundan daha doğal, daha tabii ne olabilir" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"Tüm bu ülkeler ve bunun gibi bir çok ülke, Türkiye'nin tarihi ve kültürel bağlarının olduğu hatta akrabalık ilişkilerinin bulunduğu ülkeler. Dünyanın bir numaralı ülkesi ABD bunlarla ilişki kurarken hiç bir şey olmuyor da Rusya kurarken hiç bir şey olmuyor da Çin kurarken hiç bir şey olmuyor da Avrupa'nın İngiltere'si, Fransa'sı, Almanya'sı bunlarla irtibat kurarken hiç bir şey olmuyor da Türkiye kurarken niçin rahatsız oluyoruz? Neden? Bunu kendi kendimize bir sormamız lazım. Anormal olan, yanlış olan yıllar yılı komşularımıza, bölgelerimize sırtımızı dönmüş olmamızdır. Sorgulanması gereken asıl budur."
Türkiye'nin uluslararası gelişmelerin, dünya siyasetinin artık bir nesnesi olmadığını, bir öznesi haline geldiğine işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim, Gazze'de meydana gelen olaylarla ilgili tavrımız bir eksen kaymasının, bir politika değişikliğinin değil, insani olanın, samimi olanın, vicdani olanın tezahür etmesidir. Bugün hukuku, hakkaniyeti, insan hak ve özgürlüğünü, savunmak evrensel bir değer, bir gereklilik değil midir? Türkiye'nin yaptığı sadece ve sadece hukuku, hakkaniyeti, adaleti, insaniyeti korumaya çalışmaktır. Kimse bunun arkasında başka nedenler, başka saikler aramasın, arıyorlarsa boşuna ararlar."
-"NİYETİMİZ SON DERECE NET"-
Türkiye'nin, yaklaşık 30 yıldır Kuzey Irak'tan yönelen bir terör sorunuyla uğraştığını, terörle mücadele ettiğinin altını çizen Erdoğan, terörle mücadelenin sadece bir güvenlik sorunu olarak algılandığı için süreç içinde farklı boyutlar kazandığını, kendisine farklı destekler edindiğini anlattı. Hükümet olarak, terörün uluslararası desteğini yok etmek için çok yoğun girişimlerde bulunduklarına işaret eden Başbakan Erdoğan, bu konuda önemli başarılar elde ettiklerini, özellikle Avrupa ülkelerinde terör örgütünün mensuplarına gösterilen destek ve müsamahayı büyük ölçüde azalttıklarını belirtti.
"Demokratik açılım" konusuna da değinen Erdoğan, "Bizim milli birlik ve kardeşlik projesindeki niyetimiz son derece net ve şeffaf" dedi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkedeki tüm sorun alanlarını, başta terör sorunu olmak üzere, etnik unsurların sorunlarından tutunuz, inanç gruplarının sorunlarına varıncaya kadar, ekonomik sorunlara varıncaya kadar... Kısacası sorun alanlarını minimize etmek üzere bu kararlılığımızı, yolculuğumuzu devam ettirmeliyiz. Projenin içeriği de son derece net ve belirgin. Biz 'daha fazla demokrasi' diyoruz, 'daha fazla hak ve özgürlük' diyoruz, 'birlik ve bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi daha da geliştirelim' diyoruz. Terörün minimize edilmesi, ülkemizin güven ve istikrar içinde gelişmesi, kalkınması, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması. Kastımız, niyetimiz budur."
-"MASUM ÇOCUKLAR VE KADINLAR ÖLDÜRÜLDÜ"-
Gazze'de yaşananları eleştirerek konuşmasını sürdüren Erdoğan, "Gazze'de bin 500 kişi katlediliyor. 7'den 70'e 5 bin kişi yaralanıyor. Fosfor bombaları kullanılıyor. Saldırılarda bu masum çocuklar ve kadınlar öldürülüyor, mesele orada bitmiyor" diye konuştu. Gazze'nin yeniden imarı için vaat edilen yardımların yapılmadığını söyleyen Erdoğan, Şarm El Şeyh'de yapılan toplantının üzerinden bir yıl geçtiğini söyledi. Erdoğan, "Ne gitti oraya şu ana kadar? Hiç. Gazze'ye yardım ulaştırılmasına izin verilmiyor. Bir açık hava hapishanesinde, Gazze'de insanlar yaşıyor. Amerika'da bana Museviler şunu söylediler, 'terör örgütüne ev mi yaptıralım' diyorlar"
-KIBRIS VE ERMENİSTAN KONUSU-
Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'da 2010 yılının önemli gelişmelere zemin olacağına inandığına dikkat çekerek, "Ermenistan aynı şekilde. Haklı olduğumuz mevzularda kendimizi çok cesur, aktif bir şekilde anlatmamız büyük ehemmiyet arz ediyor. Biz Türkiye olarak hiçbir zaman çözümsüzlüğü bir çözüm olarak kabul etmedik ve o geçmişteki eskimiş politikaları geride bıraktık. Mesafe alarak, çözerek, çözüme zorlayarak ilerlememiz gerekiyor. Çözüme zorlayan tarafın, tutarlı tarafın, samimi tarafın biz olduğumuzu her yerde göstermeliyiz. Kilitleyen değil, biz çözen olacağız" dedi