| Yaygın Forum|
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( :

2 posters

Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 3 sayfası]

1Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:29 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

YAĞMUR




Yer ile yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan cep kanyağı yakıcılığında
Ezgiler çalan, çaldırtan, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul.
Şehre bir yağmur yağdı ben ağladım.
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizans'tan
Yalan dolan yoktu gözlerde yalnızca ses
Verilmiş sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek
Başka bir aşk sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa tüm vitamin kabuğunda mıydı
Yağmur şehre bir yağdı ben ağladım
Ben giderken en çok seni götürdüm
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcılar
Yardan düşmüştüm yaralarım yârdan armağandı
Kutsal kitabım da ziyan edilmiş sevgililer atlası
Bense sevmeyi beceremedim
Belki de sevilmeyi

Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben yağmur ağladım

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

2Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:30 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

YAŞAYABİLME İHTİMALİ



Sanem'e

soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama
yeme ihtimalini sevdim.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o
zaman) özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle
uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım
sonra...

Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...

Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık...
Ben doktor
oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu
pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu'na inat bir
Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden
orak çekiç figürleri türetmeyi...

Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
haber bültenleri...
Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim...
(Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
dikenleri saymazsak...)
Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu... Ve belli bir
saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
bültenleri... Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim...
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım...
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
sadece...

Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama
sen yoktun... Ben, senin beni sevebilme ihtimalini
seviyordum, suni teneffüs saatlerinde... Okul servisi
seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine
götürüyordu... Ben, senin benimle Tunalı Hilmi
Caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum...

Ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
gevrekliğini... Sonra otobüs oluyordum
kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü...
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş
ovasının yalancı maviliğini... Otobüs oluyordum bir
süre... Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum
yanağım otobüs camının garantisinde...
Otobüs oluyordum... Bir ülkeden bir iç ülkeye...
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum...

Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
listesinin... Korkuyordum... Sonra iniyordum otobüsten...
Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün
en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu
koşuyordum... Çünkü sonunda annem oluyordum babam
kokuyordum sonunda...

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan...
Ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle birgün Van'daki bir kahvaltı salonunda...
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği)
bir yol üstü lokantasında...
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay
kıvamında bakan Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak
damında...
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli
coğrafyasında olma ihtimalini sevdim...

Ben senin
beni sevebilme ihtimalini sevdim...

3Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:30 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

SANA KALAN SAZ



sana
yaralarımdan çiçekler
ilk yardım geceler biraz da
ve yangında kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum...

seni özümün gizinde saklıyorum...
bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
ve aldatarak tüm sevdiklerimi

sana
cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden
(türkülerin sırtındaki muamma!)
yazık bir nakarat bırakıyorum sana

"ben sana gülüm demem
gülün ömrü az olur"

öç biter
biter şarkı

yaz olur...

4Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:30 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

TARİHÇE



önce hain bir uykunun sevimsiz sabahı
gibi sıradan mahmur
aynı sabahın
ilk sıcak çayı gibi ferah
bir karşılaşma...
- Merhaba!

sonra güzel
ve en sıcak gülüşmelerin ev sahibi
bir yüz...
- Görüşürüz!

derken
sanki elin elimde
kem gözlere keder
dünya güzeli sohbetler
- Ara beni!

ardından
derimizin altına sızan
hani katiyen rakı içme mecburiyeti çağrıştıran
bir korku ki
- Eyvah!

ve şimdi
kalbimi karanlıklarda hançerleyen
aklımı başımdan eyleyen
çok uzun yollarda
hiç uykulu otobüs saatleri gibi
acıtan
kanatan
yani korktuğumuz
yani başımıza gelen
büyüdükçe büyüleyen
aşk...
- Seni seviyorum!

şimdi sen
kalbimin közünde kıvılcım kıvamında
ağrıyan...

5Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:31 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

SEBEBİM DERLER YA..



ölümüm senden olur
bilinsin
ne uçsuz bir kan akışı
ne buğusu kadehte rakının
ela ve sonsuz bir teneşir uykusu
gözlerinin ağlamaklı bebeğine...

acemi zamanlar silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin
sen istesen aslında
bütün kafiyeleri eskitirsin

aklında kalmayacak aklım
başka kollar başka sarılmalar
ve her defasında alsancak
platonik rutubet kokacak
aklına bir fikir gelecek
bir çift iri memenin kuşkusuna
fidye vereceksin

bütün iklimlerin feri silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin

gözlerin bir içim çaydı bizansta
gözlerin
ela teneşir uykularıma kapanan kırık pencere...

6Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:31 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL



bizi bilirsin
avuçla su içmeyi
marifet biliriz
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...

bizi bilirsin
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tespih yaparız,
düş kırıklarından...

bizi bilirsin
ağzının içinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...

bizi bilirsin
yaşamak biliriz
vademiz dolduğunda
avuçlarına gömülmeyi...

7Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:31 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

MEVSİMLİK ŞARKI



kanıyor takvimden gamsız ağaçsız
evlatlarını döver gibi seven bir sonbahar
güvertesinde adresini şaşırmış
kayıp bir nisan yağmuru

ömrümün sol anahtarısın
hazan makamının kapısını açan
ne nisanlar gördüm ben
ilkbahardan kaçarken
bir mızraba tutunan

ne bileyim ben
böyle bir seydir herhalde
bir mevsimin şarkısı
ya da mevsimlik bir vivaldi sancısı...

ekim kasım işlerini öğrenirken bir keman
ağlamayı bir de
şarkıya söz yürür
yeşile aldanır suyun kudreti
ve sen hiçbir zaman
sol anahtarı yaptıracak bir çilingir bulamazsın
bana kalırsa sen
ömrünün sonuna kadar
o şarkının kapısında kalacaksın!

8Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:31 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

KAYIP KENTİN YAKIŞIKLISI



dokuzunda kayboldu mayıs'ın
cesedi bulundu
onikisinde...

kaçırıldığında da
kaybolduğunda da
ve cesetken de
yakışıklıydı...

amcamdı...

9Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:32 am

pearl

pearl
Yönetici
Yönetici

Sağol canım ..yılmaz erdoğan güzel şiirler yazmış

http://onlinegenclik.eniyiforum.org

10Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:32 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

NİSANLIK **DÜ MÜ



koşulacak bir sancı gibi inceden
genceden aktım geceye
ihtiyar sokaklarda acemi lambalar
ve ıslak bir ışık ilkbahara
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa...

çocuklar bulmuş, getirdiler
kanadı kırılmış bir nisan yağmurunu
nisan'ın kuyruğuna teneke bağlar mı insan
çocuk olmasa?...
aşk şakasını kaldırır mı insan
çocuk olmasa...

bir celsede boşanıyor mağrur bir yağmur
nisanların yenildiği yalancı baharlarda...
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa!

11Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:32 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

"]İŞSİZ ŞİİR

bu imkansızlıklar
bu yaralar
hepsi,
hepsi insan işi

sevda diye bağıran yüzün,
bir kitabın en sır satırını
okuyan sesin,
beni bana düşman eden,
ağlamaklı gecelerimin
tek temsilcisi
ve hiçbiryerde şubesi
olmayan yüzün
yani baştan ayağa sen...

bu bakışlar
bu bakır tadı
hepsi,
hepsi insan işi
ve insanın insana ettiği
en yalan yemin: AŞK!
hepsi,
hepsi insan işi..

YILMAZ ERDOĞAN

12Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:32 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

KAYIP YILDIZ
Sonbaharın serin esen rüzgarlarında
Sabahın güneşi, akşamın ayışığında
Arıyorum!
Kaybettim geceyi ve gündüzü

Yokluğun acıydı hançer misali
Sözlerin acıydı kurşun misali
Ahirette arar bulurum seni
Kendimi unutur unutmam seni

13Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:33 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

ÖMRÜM ÖMRÜM
mum yanar
mum ışıldar
kendileri yoktur gölgeleri oluşur
ferinden korkulsa da rahmetin
yenilmez toprağa can katmanın kudreti
bir ömre kaç hayat sığar
görülecektir....
mum aydınlar
mum sınar
ayrılık acısı kadar seversin
ve sevmenin coşkusu kadar koyar insana
aşk sözlüğünden ayrılmak

mum yaralanır
mum sürer
kem göz sahibini sürükler
son çağındır artık
fitil kokar
gövdende birikir
senden eriyen parçalar

mum biter
mum söner dibine hayatın
işte yaşadım dediğin
bir mum ömrüdür

eren
ve
eriten kendini....

YILMAZ ERDOĞAN

14Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:33 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

KIZIM BERFİN İÇİN

içimin gülen yüzü, hoşgeldin...

Berfinim,
içimin güler yüzü,
yaşanılası iklimim hoşgeldin.

(adımın çapraz yazılması kimin
umrunda...
denize düşen yılana öykünür
biraz da...)

bir aralık sızıverdin işte
ömrümüzün en gevrek zamanı...
çıt diyor kırılıyoruz,
öfke kadar saydamız o zamanlar
ve kırılgan
bıçak kadar!

kızım demeyi öğrettiğin için
o tanrısal kokun
ve gülüşündeki baban için

ki hala zilleri çalıp kaçmak istiyorduk
yarım yamalak aşk kırıntıları
tabakta bırakılmış, yazık atılacak bir sevda
haritası,
hatta el değmemiş delilikler istiyorduk...
çocuktuk daha
büyümeye direniyorduk,
iş toplantılarında lolipop zamanlar düşlüyorduk

ama sızıverdin işte...
bir avuç yeşil gevrek rokaydık,
mayışmamıza bir limon yetecekti...
biz garsonu bekliyorduk,
sen çıkageldin...

hoşgeldin berfinim...
kızım kızgınlığım...
bilmiyorduk daha,

objektiflerin objektif olmadığını,
ikimize yeter sanıyorduk ikimizin toplamı,
meğer doyurmak çok zormuş
içimizdeki hayvanı...

habersiz geldin, kusura bakma
ortalık biraz dağınıktı...
şimdi hemen toparlarız sanıyorduk,
olmamıştık daha...

işin zor kızım,
hem büyüyecek
hem bizi büyüteceksin...
baban mı var, derdin var kızım...

hoşgeldin kızım,
içimin gülen yüzü, hoşgeldin...

YILMAZ ERDOĞAN

15Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:33 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

ECE HANIMA

O beni buldu.
Bense sadece bulundum
Adı Ece'ymiş öyle söyledi,
Çok güzelmiş, çok alımlı,

O beni buldu.
Geldi... sadece...
Geri koyacak sandım ama..
Beni aldı.. götürdü..

O beni buldu.
Evinin en gizli köşesine koydu beni
Kimsenin bilmediği en kuytu köşeye.
Canım sıkılıyor.. yüreğim de..

Sanırım beni geri götürmeyecek.
Ama kendi bilir
Adı ece'ymiş ece dedim ya
Soyadı mı?
Bilmiyorum...

YILMAZ ERDOĞAN

16Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:34 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

ÇAM DAHA İYİ

Çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.

hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum

seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
'şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor'da
bahsedilen şair olurum

YILMAZ ERDOĞAN

17Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:34 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

GÜLÜŞÜN

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Sarılışında ne düşler,
Ne düşükler,
Sakınamazsın.

Aynı yolları,
Kimsesiz mekanları,
Birlikte özleme hasreti...
Yalnızlığımın dert ortağı gastrit...

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.

Bütün iç savaşlarda,
Rehin alındı bu yürek
Kandıramazsın.

Hangi çekilişin
Büyük ikramiyesi bu,
En uzak sevişmelerin
Yeni yetme utancı.
Lakin aşk,
Biraz da utanmaktır yaşamaktan,
Sakınamazsın...
Yeni yetmelik işine gelince:
O zaten hepimizin gizli öznesi
Türkçede var.
Bazı dillerde yok.

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Kime niyet kime felaket bu aşk,
Anlayamazsın.

Ödümüz patlıyor acı çekmekten
Oysa;
Biraz da acıdır,
Aşkın mayası.
Kaçınamazsın.

Gülüşündeki manayı saklayamazsın.
Tutunacak yerimiz yok,
Resmi tutanaklarda.

Gülüşünde bin yıllık hasret var,
Saklayamazsın.
..........................
Bu yazık karşılaşmanın
Alnımıza çakılıyor anafikri:

Aşka cesaretimiz yoksa
Başka zaman görüşürüz!

YILMAZ ERDOĞAN

18Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:35 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

HOŞÇAKAL ANLATICI

kolları kesiliyor
takatten
alt kattan sesler
ve penceresinde kız çocuğu bir fesleğen kokusu
inadından olacak
evcil daralmaların
kuş yüreğinin içinde bir kafes besler
nefes almadan
sadece vererek koşar
boylu boyunca yaşamanın içine
zira
soyulunca anlaşılıyor asıl
portakalın mucizesi
hoşçakal tabiat
sağol hatırlattığın için
hoşçakal bilim
elimde
binlerce cevapsız kalmış ahize
yüze kapatılmış yüzlerce telefon
hoşçakal anlatıcı
yerini bulamadım anavatanımın
sesinin haritasında
anlattığını anlayamadım beni affet
doğduğum yer biraz sapa
bilirsin
iki kere hoşçakal der
bütün romantikler
hoşçakal anlatıcı
hoşçakal!

YILMAZ ERDOĞAN

19Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:35 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

MART DİYE BAHAR GELDİ

Adını savurur rüzgar,
Saçlarının niyetine.
Aşka küserim sonra,ülserim azar,
Azar azar düşer şakaklarıma mart akları.

Bak ne güzel erken bahar açmış ağaçlar,
Bir soğuk vursun da görsünler günlerini!

Adını savurur rüzgar,
Deneyimli bahar niyetine.
Ülserim azar,
Azar azar düşer saçlarıma mart akları.

Ben her bahar pişman olurum.
Erken açar baharlarım,
Soğuk vurur goncalarıma,
Toprak olurum.

Martı görünce kaçacak yaz ararım.
Ve gözlerimi kapatırım erken martı sesi duyunca.
Sanki kızım dilime vurmuş sanırım,
Giderken kapattığım kapının kilidi.

Ben her bahar pişman olurum.
Güneşe kanar baharlarım.

YILMAZ ERDOĞAN

20Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:35 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

NE GÜZEL

İkimizde seni seviyoruz ne güzel
Olmuş yerlerine bakıyoruz
Bütün aynalarda
ikimizde seni beğeniyoruz ne güzel
mevsimler geçiyor üstümüzden
susuz bir yolculuk
tıka basa dolu mataralar arasında
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
söylenmiş sözleri tekrarlamaktan
ve incinmekten yine
eski yaralarımızdan korkuyoruz
ikimizde saklanıyoruz ne güzel
gözlerimizdeki ölü çocukları besliyoruz
bütün gördüklerimizle
ikimizde körüz kendimize ne güzel

sakındığımız yerlerimizden korkular açıyor
iyi niyetli çiçekler kılığında
birbirimize hiç armağan vermiyoruz ne güzel
iz bırakmak istemiyoruz tenlerimizde
evlerimizde
çünkü kolay tespit ediliyor acılar
hemen ele veriyor bizi
uğruna ihanetler verdiğimiz şarkılar
silemiyoruz ne güzel
yüreğimizdeki parmak izlerini
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
eski sevgililerimizi
okumaktan ve yazmaktan geçtik
ama dilimize çeviremedik aşk yazısını
okumaktan ve yazmaktan geçtik
cebimizde yaralı sözcükler
ne biriktirdiysek ona vurulduk
entelektüel ay ışıklı akşamlarda

hiç yanmadığı için bitmeyen mumlarımız
işe yaramaz şamdanlarda
okumaktan ve yazmaktan geçtik
ortam iyi koksun diye yaktığımız
aromalı mumların hijyenik ışığında

kendimize o kadar güveniyorduk ki
birbirimize ihtiyacımız yoktu
oysa aşk güvensizlerin işiydi
unuttuk

sakındığımız yerlerimizden ayrılıklar açıyor
zehir zemberek gece kılığında
ama korkmuyoruz
çünkü biz zeki
okumuş
yazmış
zeki
yazanı görmüş
yazmayı seçmiş
okumaktan usanmış
zeki
kendini beğenmiş
zeki
hiçbir şeyi beğenmemiş
deneyimli
bilgili
zeki

çok şey öğrenmiş
öğrendiğinden fazlasını öğretmiş
zeki
korkusuz

ve çocuktuk...

o kadar çok ağlamıştık ki
hiç ağlamayacakmış gibi yaşadık

ikimiz
birlikte
hiç ağlamadık ne güzel

şimdi tanıdık –ki bizim için tanıdık olmayan bir şey kalmadı hayatta-
bir yol çatalında
elele duruyoruz
ikimizde ağlamaklı değiliz ne güzel

ikimiz de
hala
seni seviyoruz ne güzel

YILMAZ ERDOĞAN

21Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:36 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

PENCERE

pencerem
boş bahçesine bakar gri bir lisenin
içimde servislere dağılır çocuklar
ve yürüyerek bitirir okulu
küçük esnafın çilli çocukları

pencerem on yıl öncesine bakar
müfredat dışı sevmeler içindir lise yılları
veya kötü şarkılar
ne zaman ıslak bir aşk düşünsem
içime saçların düşer
bir iç’e bir saç nasıl düşer bilmem
bilsem zaten şiir yazmam

açık konuşma benimle
penceredeyim
ağzında gevele sözcükleri
söz sanatlarından devşir gülmelerini
yalnızım, cenderedeyim…

pencerem ağzıma bakar
ne zaman karlı bir akşam düşünsem
içime kırağın düşer
bir iç’e bir kırağı nasıl düşer bilmem
bilsem zaten şiir yazmam

suda yürüyebiliyordum bir aralık
her faninin kendi mucizesi vardır
kendini şaşırtır en azından,
herkes biraz elçisidir tanrının
ne zaman ölümcül bir aşk düşünsem
içime allahın düşer
bir iç’e bir allah nasıl düşer bilmem
bilsem zaten şiir yazmam

YILMAZ ERDOĞAN

22Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:36 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

DOLMABAHÇEYE TAŞINAN BİR ARALIK AKŞAMI

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe'de, çay tadında....
Divit ucuyla yazılmıs bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehmedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında....
Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...
Kadın, Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu.. Adam da.. Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam.. Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti..
.. Soğuğun ve karanlığın vehameti!
Hayatı, bir başkasının pantolunu gibi, küçültülmüş,
daraltılmıs.. ilk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış.. Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!
Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman.. şimdi sana söylenecek tek cümle:
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı..

YILMAZ ERDOĞAN

23Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:40 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

BİR NEVİ OTUZÜÇ YAŞ ŞİİRİ

Artık kısa pantolonlu çocukları
Gençlik parkına götürmüyorlar
Ve anneler trafik lambalarında köylü değiller o kadar
Locadaki farelerden bile kemirgen
Gişeci kadın nur sinemasında
En sevdiğim karate filmi
Tek kollu kahramanımızdı vang yu
Ve ondan çok kollu doğmuştu bruce lee
Ki genç yaşta kaybettik kendisini

Ulan falkonetti seni bir elime geçireceğim var ya
Elektrikler kesilir zengin ve yoksul’un tam ortasında
Ve’nin tam üstünde yani
Hasstir dense de derinden yurttaşın
Elektrik idaresindeki yurttaşa ne o yurttaş
Zırpa pırta elektrik kesiliyor
Diyebilesi yoktur ki

BİRTEK KOKUDUR GEÇMEYEN ZAMANLA
HER DUYULDUĞUNDA
BİRAZ DAHA KESKİNLEŞEN

O zaman amerikan arabaları bizim evin önünde
Dolmuş eylerken caddeyi
Ümit besen de film yapar niye yapmasın ki furyadır bu
Ama seyretmek suça giriyor canım annem
Zaten bu yumurtalı sandöviçlerle
Kesin kovarlar bizi ki
Korkarım her şiire konuk olacak
Mahur bir otlupeynir kokusu süreyya sinemasında
Mübarekler pikniğe gelmişler
Hayır benim kokoş teyzem
Mübarekler hakkari’ den gelmişler

Okul bitimlerinde çamsakızı ağlamalar yok artık
Filiz beni unutma ki hakkari
Unutulmaya müsait bir yerdir
Mektup yaz yoksa çok kurak geçecek bu yaz
Hep saklayacağım hatıra defterime yazdığın
Yazının yanındaki kan damlayan kalbi
Seni seviyorum filiz
Yemin et! bak vallahi!

Yok artık bu kendini şaşırmış
Kendi edasını kendisi bozan cümleler

Niyazi’nin kısalığı uzunların problemi
Aynı zekanın sırasında oturuyoruz
Bozkırımın çilli çocuğuyla avukat oldu sonra
Kimin neresine değer bu nostaljik kırıntılar
Herkesin sandık odası kendine gizemli
Ama kolejli çocuklar nasıl sevişiyor
Ve kızlar yine kolejli onlarda ve taş gibi
Bu kız var ya insanın sevgilisi olsa
Uyku tutmaz adamı
Ama rüyasında başka bir lavuğa vermesin hesabı
Yükseliş’in tuvaletinde kız resmen düşük yapmış
Tabii fevzi de yok
Hepimizin bayıla bayıla yuttuğu
Kolejli çocuk yalanlarını söylesin
Ona kalsa artık sevişmese de olur
Bütün okulu getirip götürmüşlüğü var
Düzliseliliğimize cintonik içiyoruz
Paralı palavralarıyla fevzi’nin
Kolejliden darbe yeme işi ilerideymiş
O zaman bilmiyoruz tabii

Haluk o zaman araba sahibi
Ki biz bisiklet kavgası yapmaktayız daha
Ağbim mustafa’yla
E tabi mobilya dükkanı beş katlı olunca
Olsun yakışır kardeşime ki bazı tandır ısmarlıyor
Siteler dükkana gidince
Nerden baksan kolası ayranı filan
Epey para tutuyor konyalı’dan et yiyorsun kolay değil

Ah pınar! diye girmeli o sokağa
Ey kalçası kendinden güzel kendinden bağımsız insan
O kotu giyiyorsun ya senin değil
Bizim üstümüze
Yapışıyor
Ki levis o zaman herkeste yok
Biz yerli malı dandik kotu
Çamaşır suyuyla amerikanlaştırıyoruz o devir ve
Bir konvers almışım elden düşme ağlaya sızlaya
Babaannem hiçbir marka bilmiyor
Bu pırtıkları mı aldın diyebiliyor konversim hakkında
Ve bir de filiz vermiş pınar’ın annesi bak sen
Ve kader ve songül ve nazire
Ve şu anda adını sayamadığımız
Diyarbakır mantalitesinin kız çocukları
Yakantop en erotik eğlencedir bize

Ah be melike geçme burdan çekirdek çitleye çitleye
Biliyorsun fena oluyor yakan topun
Ateşli kısmı sen gelince
Annesi kuaför ya deli ediyor melike mahallenin istediği zaman fön çekemeyen kızlarını

SENİN GİBİ GÜZELİNİ BİR DAHA
GÖREMEYECEĞİMİ BİLSEM
NE ARTİSTİ BE
KAPINA MENTEŞE OLURUM

Biliyorum aradan yirmi yıl geçti
Bilmiyorum hangi manasız adamlarla seviştin
Biliyorum çok geç oldu kalkacağız bu dünyadan
Ama seni seviyorum melike
Bu şiire biryerde rastlarsan mutlaka beni ara

Başak dediğin dünyanın en genç ******su
Sokaktan geçen saçının arkası uzun çocuğu kesiyor
Benim elimi tutarken ki orta ikide henüz
Ben lise birdeyim ki saçlarımı ortadan ayırmaya
Cesaretim yok daha
Seni seviyorum diyor yalandan
Vallahi bak diye and veriyor sahtekar
Ve sahtekarlık benim küçük aşüfteme o kadar yakışıyor
Ve ben kadınların sahtekarlıklarına inanmaya
Öyle erken bir yaşta başlıyorum ki
Biliyorum gülücüğünde tüm erkeklere yer var
Başak’ın

Ama gel gör ki ben o zaman
Böyle entelektüel bakmıyorum hadiseye
Tabii diyorum oğlu sende
Bu burun olduğu müddetçe
Ve skoda bacak durumun düzelmedikçe ki
Herşeyin ameliyatı var bunun yok
Hiçbir kızı tümüyle çıplak göremeyeceksin
Peki saçlarımı ortadan ayırsam?
Gitmez olum manyaklaşma senin kafan üçgen
O vakit doğumgünü partisi yapmaktır tek çare ki
Bu sene benim üçüncü doğuşum olacak bu
Ota B*ka parti veriyoruz dans ederken ilhan
Bir bacağını sabit tutacaksın akabinde tak
Bacağın kızın iki bacağı arasına sızıyor iyi mi
Önce müzük eye of the tiger yeni çıkmış
Ve bittabii sade kola içiliyor o zaman kızlarla
Ortamda içki varsa zaten büyük hadise
Daha kabız zamanlarımız o zaman, o da şundan
Hani pederden gizli tuvalette sigara içmeler sırasında
E malum tuvaleti frost oluyor
Sigara zayi olmasın sebebi o soğukta
Uzayan tuvalet seansları kabız etti netice
Peki hep mi tuvalet ihtiyacı
İclal yengenin yemekli gecelerinde
Az ye hayvan gören de
Seni evde aç bırakıyoruz zanneder
Ama bu börek değil be kardeşim başka bir şey
Ecevit diyor naif amcam bu işi götürür kadrosu var
Demirel’in yok mu
Koskoca demokrat parti tecrübesi var
Ecevit erbakan’la işe girerse sonu olur bence
Ben onu demiyorum kardeşim diyor necdet amcam ki
O ağbeysine kardeşim dediğine göre kesin hır çıkacak

Allahım ne çok aktif siyaset bu
Pasif insanların hayatında
Kaç hükümet düşürdü kaç devrim yaptılar
Tavuk etli rakı sofralarında küçüklüğümün
Bu kadar sever misin memleketi?
Al! Şımardı işte!
Hadi gel dee hala mı demirel geyiğine girme
O zaman demirel başbakan olarak var ve
Spor yaptığına dair hiçbir emare yok

Yok artık o rakı sofralarındaki
Umutlu umutsuzluk
Hep parayı buldun bulamadın muhabbeti şimdiki

Sülün abla senin kıymetini o astsubay bilmez
Perdenin aralığında görmedi ki seni
Evlendiniz sen de lök diye soyundun
Kostüm zorlama ışık berbat
Hiçbirşey sahiden olmuyor
Ama bizim filmimiz öylemiydi seninle
Yatardık sotaya pencerenin önüne
Ürpertir soğuk gece şehvet neyse işte
Senin odanın ışığı yanar
Nasıl çapkın yüzlük bir ampul
İlk gülme efekti belirir gecede
Hemen susturulur kıkırdayan bizzat gece tarafından
Bir an kaybolur odanın kırsalında
Oyalanırsın on saniye kadar
Derken bir dönersin ki bizim perde aralığına
Allahım sutyen katına!
Ve sülün bir beyaz sutyendir ergenlik çağımın adı
Hani senin assubayın görmediği bile
Hani o gerdek karanlığında alelacele çıkarıp
Yastığın altına tıkıştırdığın
Ben sende kadın meselesini sevdim biliyor musun
Şimdi bırak bu ayakları diyeceksin
Ama samimi söylüyorum
Senden öğrendim tenimde kadın ne iş yaparmış
Eyvah dedim ben şimdi hep bundan isterim
Eteği de mi çıkardın
Yok canım bu kadarına dayanmaz
Uzayan sokağın *****nları
İşte düşleri de gerçeği de öldürecek kadar soluk
Ve bir son yazısı kadar sevimsiz gecelik
Örttü meselenin üstünü.
Yani demem o ki sülün ablam
Biz bilirdik kıymetini
Assubaya verdiler o başka

Bir fiyakayla geldiler seni istemeye
O zaman sıteyşın reno yeni çıkmış
Bagaj kısmında çocuk taşımak marifet o zaman
İşte besili papyonlu bir yeğeni oraya çıkarmışlar
Sen de bizim arabanın kafa sallayan köpeği ol misali

Gittin netice
Sıteyşın bir kederle
Bir daha ne senin kıymetin bilinir
Ne de biz yatabiliriz herhangibir kimseyle
Senin beyaz sutyenin olmadan...

Yok artık kaldırımlarda çekirdek çitleyip
Ayıp şeyler konuşan mahalle çocukları
Teknoloji diyorlar bilgisayar internet şu bu
Eğer geçmemişsen
İnteraktif bir kahve muhabbetinin eleğinden
Senden bi*** olmaz açık söyleyeyim
Yalanı yüzde görmek gözde tanımak dolanı
Diye bir şey vardı ki çetleşmelerde bulunmaz
Yok artı subayevlerinin
Salkım tadında dizilmiş bahçelerinden
Gül çalan varoş romantikleri
Kurutup karşılıksız aşklarına vandallayan
Çağla çalmaya gider mi insan babasıyla
Tam dallas’ın oynadığı saatte ki o saatte
Apartmanı götürsen kimsenin ruhu duymuyor
Eee kolay mı olum lusi’ye rey amcası kaymış
Gerçi o sıra amcası olduğunu bilmiyormuş
Ama olsun netice değişmez
Islak çağlalar cepleri nemlendiriyor ya
Nasıl bahar oluyor anlatamam
Veya kırmızıyla daha dün tanışmış bir kiraz tanesinin
Ki cennetin afişi bir gün yapılacaksa
Mutlaka bu kiraz tanesi de bulunmalıdır
Ağza getirdiği bayram sabahı ekşiliği
Ben seni denedim demiştin ya yeter mi sana
Hala utanırım hatırladıkça
Hani kendi kirazlarım dururken
Senden istemiştim de hani....neyse utandım yine.

Yok artık golf sahası ki
Kalın duvar dikenli tel ardından izliyoruz
Elin amerikalısının bizim mahalledeki golf maçını
Tam yirmi yıl golf sahasının kıyısında oturdu ama
Golfün nasıl oynandığını hala bilmez mahalleli
Bazan aralardan kaçak sızmalar yapardık
Hani gelincik toplama hesabına

VE ANCAK BENİM ÜLKEMDE
KOVALAR ÇOCUKLARI BEKÇİLER
ÇİÇEK TOPLUYORLAR DİYE...

hele bir de golf topu bulduk mu tamamdır
lan oğlum bu topla ne oynuyor bu kerizler

sonra kaldırdılar dikenli telleri
açıldı halkımın parkı halkıma
ama bir daha
asla
gelincik bitmedi orada
bu da kıssamızın acıklı hissesi
bizde faiz yok
hata payı veriyoruz...

ve sevmeyi ne çok severdik
kızları, memleketi
ve faşistlerden ne çok nefret ederdik
faşist dediğin de kurtlu murtlu
elmanın öbür yarısı işte
daha sümüğümüz pantolonumuzda kurumamış
elimizde leo huberman sosyalizmin alfabesi
çeviriyoruz geleni geçeni
hoop nereden geliyorsun bilader
sağcı mısın solcu mu
ben hiçbirşeye karışmıyorum ağbi
yıkın bu ****yi ot bu!

romantik şiddet diye bir şey vardı yok artık
şiddet öküzleme bir şiddet işte

HERKES KATİL OLDU SONUNDA
OYSA BİR ARA
BAZILARI KAHRAMANDI.

Kim sallar bu kağıt yokluğunda
Çok bölümü tuvalet kağıdına yazılmış şeyleri
Çünkü akasyalar da yok artık
Nasıl açardı bir ******nun
Orasını burasını açması gibi
Bahardan önce gelip baharı çekiştirir gibi

Akasyalar
Yazlık sinemasında ömrümün
Afişi olmalıdır çocukluk bölümünün
Zaten iyi insan bir sevdiği artisti unutmaz
Bir de akasyaları
Eğer ki çocukluğuna açmışsa
Yenir de o biliyorsun
Ondan sonra ne zaman bir kız elini tutsa
Hatırlarsın tadını

Neyse geç oldu ağbiyciğim
Şimdilik bırakalım
İstersen bırakma kağıt bitti zaten
Ama ömür bu hep yazmaya sebep
Nasılsa devam edeceğiz
Yazmaya.
Yaşamaya.

YILMAZ ERDOĞAN

24Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:41 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

CEMRE

gözüme ilişti gözün
içimde infilak saati!
yasak baktın nikotin sıcaklığıma,
bir sigara daha yaklaşıyor bahar...
ellerin yanında değil,
gemiler kalkıyor avuçlarından
bütün limanlara bir telaş,
yaklaşıyor bahar...
deniz altında bir zindan düşü,
ayıp sarılmalar, lanetli öpücükler
bilinmez bir nemrut esrarı
arkadaş dağlar gibi korkusuz korkular...
kekikler yeşeriyor
yaklaşıyor bahar
bir ****liğin eşiğinde
amansız mekansız
sofrasız
yani aç, ilaçsız
ve
hiçbir şiirin eskitemediği
gözlerin,
gözlerimin önünde
el pençe divan...
bahar damarı çatladı toprağın
bir nefes daha yaklaşıyor bahar.!

YILMAZ ERDOĞAN

25Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Empty Geri: Yılmaz Erdoğan Şiirleri..( : Perş. Ocak 07, 2010 2:41 am

*ЯéaLové.<3

*ЯéaLové.<3
Süper Üye
Süper Üye

BAŞKALAŞAN AŞK

Adını anmak güzeldi,
dost ağızlarda sana dair cümlelerin
ıslatılması...
Adını anmak...
Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
Biraz gülünç, biraz sitemkar...
güzeldi...
Adının Türkçedeki yankısı özeldi...

Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında...
Denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
güzeldi..

İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...

Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
şimdi...
Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok,
Kanlıca'daki yoğurdu...

ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
aşkın mührüdür artık...

YILMAZ ERDOĞAN

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 3 sayfası]

Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz